24 Temmuz 2010 Cumartesi

Beyaz yalan

'Olmadı' dedim 'Yapamadım'..
Bir ton söyleyeceğim 'sorun sende değil,bende' yalanlarına inat sustum.
Sadece olmadı.

Arayış içinde olan birinin nefes almak için durduğu
ama boğulduğu yerdin.
'Nasıl olur?' dedin.
Sadece olmadı.

dml.

21 Temmuz 2010 Çarşamba

adı yok.

fonda iç acıtan bir müzik,
hiç bir derdin olmasa bile
-ki vardır mutlaka birşeyler-
hüzüne iter seni,
ucu bucağı olmayan bir hale gelir bu,
ta ki uyuyana,
seni uyutana kadar

rüyan olabilecek kadar kusursuz şeyler hayal edersin,
ya da sana öyle gözükür.
...

ve bazı hayallerin gerçek olur
sonuç olarak hiç de kusursuz değildir sandığımız gibi.
çünkü gerçektir,mutlaka acıtan bir yanı vardır,
ya da yetersiz kalan bir yanı.

bu yüzden bazı hayaller hayalliklerini bilmeli
ve asla ulaşılamayacak kadar gerçek dışı olmalı.
böyle çok daha güzel.

gncyzc

25 Haziran 2010 Cuma

sanrı

Aşk sevginin harmanlanmış halidir.Kimseye bir anda aşık olamazsın.İlk duyduğun sevgidir..Sevginden dolayı yaptığın her fedakarlık,her vazgeçiş seni adım adım getirir koyar aşkın eşiğine..O eşikten içeri girdiğinde artık ne gören gözün ne duyan kulağın vardır..Elin ondan başka kime dokunursa yakar canını,canlar yakarsın..İçinde yanan ateşi kimse bilmezki söndürsün ondan başka..Tek acı çekenin sen olduğunu düşünürsün bencilce,onca insanlık nasibini almamış gibi..Doğrudur aşk bencilleştirir..Benim olsun dersin,o iyeliği tutkalla yapıştırmak istersin,bir ödlek gibi korkarsın seni bırakıp gitmesinden..
Bir hödüğü yontar,bir cengaveri ağlatabilir..Evet şekilden şekile sokar aşk..Küçüklüğünden beri kaçtığın,yakalanmaktan korktuğun bir anı olup dizilir boğazına,yutkunup acısını çekmeye razı olsanda yutkunamazsın,küçüklüğün olup kalır adem elmanda..
Rezilde eder vezirde derler ya,hiçbir aşığın vezir olduğu görülmemiştir.Evet yalancıdır da  aşk,ve karşındakine gerek kalmadan sen kandırırsın kendini..En fahişeyi safa,en safı fahişeye çevirebilir aşk.
Bir devir kapatıp bir devir bile açtırabilir,Fatih'in İstanbul'a duyduğu da aşk değilmiydi?
Yeri gelir gözün kırpmadan can bile alırsın..Azrail'in ALLAH'a duyduğu aşk değilmi?
Aşağılanmak,istenmemek,nefret edilmek bile ağrına gitmez insanın,sevdiğine birşeyler verebilmek için o yolda harap olmak nedir ki?
Şemsin Mevlanaya duyduğu da aşk değilmiydi?
                                           ...


dml

19 Haziran 2010 Cumartesi

03:03

küçükken çitleyip,
özenle dizlerimde biriktirdiğim
çekirdekler gibisin..
kıyamıyorum sana.

(:

16 Haziran 2010 Çarşamba

noksan

boş bir et parçasıyla yüzleşmekteyim.
o bana bakıyorda dik dik,
benim gözlerim ayakuçlarımı kemiriyor
yüzsüzlükten.

10 Haziran 2010 Perşembe

01:01

önce bir kakül gibi önüme düşüyordu
acılarım,
sonra göğsüme sığmıyordu
ve iliklenmiyordu iki yakam birbirine..

yanında olduğum insanları,
daha bir yalnız kılıyordum benliğimle
biliyorum..

karamsarsın diyorlardı.
gülüyordum dişlerimi göstermeden,
göstermekten korktuğum tek şeymiş gibi
saklıyordum onlarıda.

ve her gülümsediğimde,
gözlerim ayaklarıma takılıyordu..

31 Mayıs 2010 Pazartesi

tercih meselesi

gelmeye de bilirdin,
gelmeyi de bilirdin.

ilkini seçtin.

gncyzc


27 Nisan 2010 Salı

ağzı bozuk

eğri büğrü bi yolda yürürken yerden
topladığım taşları atıyorum boşluğa.
sen varmışcasına.
küfretmek istiyorum o boşluklara.
sana küfretmek istiyorum,


söndürdüm sonunda dibi gelmiş bir izmarit gibi seni.
kaç kez yağmur yağmıştı oysa sönmen için
beni uyarırcasına,
aldırmadım ellerimle kapadım üzerini.


aptal diye boşuna demiyorum kendime,
bana da küfretmeliyim öyleyse.


yol devam ediyor şimdi,
bu yol git gide gözümde büyüyor
saya söve gidiyorum bende


yalvarırım,
bu sefer sen olma o yolun sonunda (!)


gncyzc

26 Nisan 2010 Pazartesi

hesap

İçimdeki şairi öldürüp yattım bu gece,
gereksiz cümleler kusup boğazımı acıtmasın,
burnumdan gelmesin diye
yaşadığım ne varsa..

İçimdeki seni öldürdüm bu gece..
Mumu üflemeden,yanan yerlerini döktüm vücuduna..
yüzüne,
En çok gözlerine.
Bana bakan ama beni göremeyen gözlerine..

Tırnaklarımla yoldum derini..
O iğrenç katlarından biri kaldı tırnak diplerimde,
dişlerimle sıyırıp tırnaklarımı
tükürdüm en mahrem yerine..

Utanmalıydın kendinden,
ama
utanıcak bir yüz bile bırakmaya niyetim yoktu..

İçimdeki beni öldürdüm bugün.
O halinin yüzlerce fotografını çekti beynim..
Binlerce kare yansıdı yüzüme,
sana bakıp kendimden utandım defalarca.

İşte bu hale getirdim seni bugün içimden,
genede affedemedim sevgilim..


dmlcmr

20 Nisan 2010 Salı

adı gölge



gölgemle konuştum az önce
benden daha düzgündü
ağlamaz benim gibi
yenilmez sürekli

sen olmak istiyorum dedim
adım gölge olmalı
çaresizliğime bakıp kabul etti

ama şu an ağlayan bir gölgeyim
onu da kendime benzettim



gncyzc

19 Nisan 2010 Pazartesi

muhasebe

Hayat bir muhasebe dersi.
Bir kenarda alıcaklıları,bir yanda borçları..
Aktifi,pasifi herşey içinde..

Benimde elime 'aşk' isimli bir çek sıkıştırdı geçenlerde..
Tam kullanacaktım
karşılıksız çıktı..

:))
ps: tamamen dalga amaçlı yazılmştır..

çekim gücü

birbirini itip-çeken mıknatıslar gibiyiz seninle,
bir hızla yanaşıp, bir hızla uzaklaşıyoruz birbirimizden..
içimizdeki anlam veremediğimiz şey neden oluyormuş buna..
bu konuda uzmanlar,
içinde aşk geçen cümleler kuruyorlar..



gnc yzc

şarap

Bir üzüm gibiyim şuan,
salkım saçak..
Ayaklarının altına alıp beni ezdiğinde
sonra dayanamayıp o halime beni içtiğinde
sarhoş edeceğim seni sevgimle..
haberin yok..


dmlcmr

18 Nisan 2010 Pazar

damla

Bir kaşık suda boğardın beni önceden,
şimdi okyanusa karşı tek başımayım..
ve sen,
bir damlası bile değilsin onun.

dmlcmr

salıncak

Doğruyla yanlış arasında bir salıncakta sallanır dururdum
 yine o anlardan birinde buldum seni

Bıraktım bi an heyecandan ellerimle sıkı sıkıya tuttuğum ipi
 pat diye düşüverdim önüne

 Nerden bilirdim ki sen doğruydun
 aslında çok basitti ilk kez bırakmıştım o ipi

bahanem heyecandan olsa da
 asıl cevap güvendendi ..

Hikayenin devamında düştüğüm yerden kaldırıyordun beni
Kanayan dizlerime hayat basıyordun

Ağlamamıştım bu kez çocuklar gibi
Acı güldürmüştü bu kez yüzümü ..

İnandım bak şimdi doğru sensin!
Artık hiçbir salıncak düşüremez beni!

gncyzc

15 Nisan 2010 Perşembe

Zarar

Bomboştum sevgilim,
ne gerek vardı ki gelmene..
Akmayan gözyaşlarım,
ısınmayan ellerim,
gözlerimin yanmayan ışıkları vardı..


Bomboştum sevgilim.
Geldin,
kalmayacağın kalbe kira verdin.. 


dmlcmr

14 Nisan 2010 Çarşamba

meybuz

Küçükken,
yazları yediğim meybuz gibiydin..
içime çektikçe tadını,
rengin kaçtı..


dmlcmr

12 Nisan 2010 Pazartesi

Ben-Siz

Ben koşarken,siz duruyorsunuz
Ben susarken,siz gülüyorsunuz
Ben yüzerken,siz boğuluyorsunuz
Ben korkarken,siz seviyorsunuz
Ben güvenmezken,siz inanıyorsunuz
Ben yalan söylerken,siz kanıyorsunuz
Ben severken,siz kaçıyorsunuz
Ben-siz iken,zaten yokoluyorsunuz..

Şimdi söyleyin;
tükenmez silgileriniz bile varken artık,
ne kalıcı olabilir ki
hayallerinizden başka?

temizlik

silikleştim birden
elim yüzüm hep sendin
yıkandı yüzüm sensizlikle
kir tutmuyorum artık,
seninle (!)

gncyzc

iç dünya

İçimde hep bir Adem ile Havva
karşılaşması yaratıyorum..
Adem hep Havva'nın tabağından yiyor,
Havva bir elma yemiş çokmu diyorum..


Ardından karşıdan karşıya geçiyorum,
sonra 'hayır' diyorum.
Karşı burası değil,karşısı..
Paradoks oluyorsun içimde.


Ve ben nereye gidersem gideyim,
İstediğim yere döneyim,
hep aynı o şekilde karşımda duruyorsun.


dmlcmr

Yanılsama

Bizimkisi bir aşk hikayesi falan değildi..
Otobüste veya minibüste,
yanyana oturan iki insanın özelliklerini aldık sadece..
Geçmiş yoktu,
şu an var sandık..
ikimizde aynı yolda,
hep geriye aktık..

dmlcmr

Eşantiyon

Tam 'ben artık gideyim' dedim dünyadan,
sen geldin..
ne de güzeldi oysa ki sensizlik..
kaybedecek hiçbirşeyim
yoktu..




dmlcmr

ilişki çöplüğü

her bir odası binbir yabancıyla dolu hayatımız
bir yerlerden çıkarıcaz ama tam adını koyamıyoruz kimsenin.
tanışmışız,
tanımışız oysa ki bir aralar..
sonraları silik silüetler karmaşası beynimiz.

ilişki çöplüğü hayatlarımız,
kokuşmaya yüz tutmuş artık
tanıdık yabancılar biriktiriyoruz hafızalarımızda
bizimle birlikte yitip gidecek her biri..
gelip gidenler değiştikçe
biz de değişiyoruz .
o yabancılardan biri oluyoruz

bi bakmışız ki
hiç oluyoruz..

gncyzc

11 Nisan 2010 Pazar

Üşütürsün

Bilincimin kapanmasını bekliyordum..
Gözkapaklarım çeneme düşmüş gibi ağırdı..
Saçlarımı tel tel yolasım gelicek kadar kaşıntı tuttu birden.
Kaşıdım..
Ovuşturarak tüm zihnimi,kötü anıları un eler gibi eledim.
Geçmişimden kopamazdım,ama çoktan sollamıştı o beni.
Yastığımın altına elimi koyarak başlardı uykularım..
Ben sana yatardım,sen bana uyanırdın.
Yorganlardan afakanlar basar, 
üstümü hep açardım,
annemin gece kapatmalarına inat..
Düşünmekten,o düşünceden diğerine atlamaktan,
saatler sonra uyurdum.
Sen bilemezsin..

Ama yinede ,
tükürdüm seni bugün içimden.
ve annem sırf bundan sebep,
terlik fırlatmak yerine
ayağına giy 'üşütürsün' dedi..


dmlcmr

6 Nisan 2010 Salı

hüzün çekmeceleri

sıkıştım kaldım sanki içimde bir yerlere
 kimse yok yanımda
ve
olmadıkça daha da kalabalığım
içimdeki yıkık şehirde
çekmeceler hep hüzün dolu
açmaya elim gitmiyor,gücüm yetmiyor sanki
özlediklerim yok artık
göz yaşlarım yalnızca içimi ıslatmaya yarıyor

gidenlerin ardından bir hüsran değil seyrettiğiniz;
gelenleri taşıyamayacak kadar dolu olmasının hüznü çekmecelerimin
yer yok gidin diyecek kadar kırıcı olamamak
kırılmanın ne olduğunu iyi bildiğimden
hem kalabalık hem de yalnız bir görüntü
aldatıcı tablodan yansıyanlar

gncyzc

31 Mart 2010 Çarşamba

küresel yalan

Başını kaçırdığım bir dizi gibi,
anlayamıyorum seni..
Kaçırmışım senide
toparlayamıyorum..
Parçaların kaybolmuş,yapıştırsamda nafile..

Beynimde nüfus patlaması oluyor,
göç ediyorsun içimden,
içime
ve,
içimdeki yeşillere binalar dikiyorlar,
katılaştım,
gözlerimin yeşili griye döndü.
Mavimdeki tüm balıklar ölüyor artık..
Kıyılarıma vuruyorlar..
Havam hep kapalı,bulutlu,
karbondioksit..
Nefes alamıyorum sık sık..
Filtre takmalıyım sanada,
zararı en hafife indirmek adına..

Buzuldum ben ,
kaskatı bilirsin..
Küresel ısınma yaşıyorum seninle..

Beynimi sağıyorum boş günlerde,
boş kovalara
sen iç diye..
Sürüden ayrılıyorum ki kap beni hemen..

Sigaram oluyorsun ya başımı döndüren,
filtren yakıyor ya elimi,
sıcaklığınla ısınıyorum ya..
ve bittiğinde bir daha tövbe diyorum ya..
Yalan inanma bana..

dmlcmr

30 Mart 2010 Salı

yazamamak

giderken yalın izler bırakıyorum ardımda..
 yol uzadıkça,biz yalnızlar oluyoruz..
 rol yapıp,kendimiz yazıp kendimiz mi oynuyoruz acaba?
nereye koşturuyoruz böyle
 amaç ne?
ne yapmamız isteniyorda biz ne yapmaktayız..

(bu felsefe içerisindeyken birden asıl gerçekler belirir zihnimde ve..)

yok yok.. sanırım şimdi bunlara kafa yoramicam..
 çünkü cevaplarımı vize haftam olan şu günlere harcamaktayım..
hem istediğim sorulardan başlayabiliyorum,
hemde istemediklerimi sallayabiliyorum..
yaza bile okul yapmışlar ya, korkusu bile yetiyor..

 dmlcmr

26 Mart 2010 Cuma

.

Doğuda doğmak suç olsaymış en büyük suçlu güneş olurmuş...
çok sevdim bee..
üstüne yazı yazamayacak kadar..!

25 Mart 2010 Perşembe

göl..

Ruhunun yansımasıydı
gölüne düşen ordan da gönlüne
ona el sürülünce yok olurdu
istemezdin zaten dokunmayı
orda kalsa yeterdi
baktıkça derinlere
dalardın kaybolurdun onda
o sende kaybolurdu sonra kar uykusu gibiydi bu
bilirdiniz ki kaybolmak-ölmek
yine de kapardınız gözlerinizi
bu huzurlu kayboluş için geldiğiniz yer dip olurdu.
sonra açardın gözlerini bakardın ona
sen sendin de,
o sadece bir yansımaydı
ancak dipte anlardın bunu.
sonra gölün başındaki çeker giderdi,
yansımasını alıp.
göl sessiz,
sen yalnız.
yansımadan uzak, kalakalırdın.

gncyzc

23 Mart 2010 Salı

sol sessizlik

Hissedemiyorum.. sol bir sessizlik oldu..
Bütün varlığımı kapsayan ama hiçbirşeyim olmayan bir sensizlik oldu..
Saatler artık sayı doğrusu gibi rakamları gözüken uzun bir çizgiden,
yuvarlağa bürünmüş bir yalancıdan ibaret..
İsmi yazan sokak adları,sağ deyip sol gösteren çıkmazlar aslında..
Herkesin beni çağırıp,aslında beni hiç duymamalarından kaçış yok.


Varlığım bile yokluğumun gölgesinde..
Hep peşimde günahlar,heran kolluyor tek bir yanlışımı..
Madde madde yazılıyor belkide ..


Bir kere olsa bakabilseydim uzaktan kendime,
yolumu değiştirirdim biliyorum,
ya da herzamanki gibi acımazdım yoluma çıkana
en zayıf noktasından vurur,ezer geçerdim..


Şimdi yine,
3lükler atıyorum kendime son dakikalrda bile..
Duvarların üzerime geldiği falanda yok,
aksine ben gidiyorum..


Anlamlamsızlığın kıyısına vururken bile bu beden,
inanıyorum sana..
Atan kalbim kadar,durucağını bile bile..
Yolum sana doğru..
Geldiğim gibi geri dönmesinide biliyorum da,
sen al yinede dönerken beni,
Kimse vesile olmasın..


En kolay yolu seçmektir inanmamak..
Sana inanıyorum.
Kimseye bırakma ,
sen al beni..


dmlcmr

Elde var sıfır..

mutsuzluğun tepe noktası
bende hayat
nefes alışlar/verişler
içimde kalan kızgınlıklar
bağırmak isteyip bağıramayışlarım
içimdeki nefreti akıtırcasına

bunlar var bir tek elimde şu aralar
çözemediğim bir düğüm yutkunuşlarım
umut heba etmeler var sonra
bu aptal kabullenişlerim bundan

peşim sıra kovalayan bir düşman
senle hayat.

g.

20 Mart 2010 Cumartesi

hayat

Sorularım var..Belkide sorunlarım bilemiyorum..Sorularımı kendime bile sormuyorum..Bir umursamazlık hali bir vurdumduymazlık ki gidiyor..Nereye kadar diye sorduğum zamanlar en iyi olduğum zamanlar..Yoksa asıl ben iken,gittiği yere kadar diye arabeks cümleler çıkarabiliyorum, aslında söylemekten çekinen ses boşluğumdan..Boşluklar sence hep boşmudur? Benimki değil işte..Onu bile kendimle doldurdum..Kimse istila etmesin yada herhangi bir sömürge altına alınmayayım diye beyaz bayrak diktim akıl uçlarıma.. Ve her yıkılışımda bayraklarımı yarıya çekiyorum.Ya da indirip tamamen, ayakkabılarımı siliyorum.. Karşımda duruyor hayat,ama sadece el sallıyorum pişkin pişkin..Öyle gitmesine izin vermesemde gidicek çünkü biliyorum..Bazen yanımdan geçip gitmesine rağmen bazende damla damla geliyor üzerime..Yağıyor bütün ağırlığıyla..Ve ben ondan yağmurda ayakabımdan sızıp ayağama giren,çorabımı ıslatan yağmur suyu gibi nefret ediyorum..Bir iç çamaşırı kadar içimde olsun istiyorum ben,sadece benim..ve bende olduğunu kimse bilmesin..ama genede soruyorum, senin ki hangi renk?(tabiki hayatın..!)
 Bazen bırak diyorum, çekip gitsene hayatın olmadığı yerlere.Ama genede yapamıyorum işte.Neden diye soracak olursan borcu var bana..Çok aldı,defteri çok kabarık. Bir veresiye defteri gibi yazdım onu kendime.Vereceği günü bekliyorum tüm borçlarımdan kurtulmak için.. Benimde altından kalkamayacağım borçlarım var,öbür dünyaya nakil ettim maalesef, orda görüşmek üzere hep bekliyorlar beni.Fakat hayatın böyle bir lüksü yok,onun için öbür bir dünya yok. Kaçıyorum kalanlardan,peşimde bir değil birkaç tefeci..
 -veremem canımı canı çıksada..
 -karıştırma çantamıda,kızların çantası karıştırılmaz.
 -hem bulamazsın orda
 Bir tırtılım ben hayat..karşında ezilip büzülmem,küçülüp büyümem ama genede yürümem ondan..Alacaksan canımı kelebek olma uğruna..tam orada duruyor .Sana çıkardığım dilimin ucunda..


dmlcmr

...

bir üç nokta kadar sonsuzluk geldi içimden ...
saçmalamak bedava değilmi,hakkımı sonuna kadar kullanıyorum bu gece.

19 Mart 2010 Cuma

İnat

Midemi kabartan bu iğrençlikler içinde bir sara hastası gibi kıvranıyorum.. Üşümek değil bu,yokluktan titriyorum.. Ellerim buz kesmiş bir eli sıkıca kavrayamayışımdan.. Kimse tutmamışmı elimden, yoksa elini kolunu bağlayan benmiymişim bunca zaman.. Dizleri ağlarken karnına geçen, elleri başında duran bu kız çocuğunu, anne karnında, 21 sene öncesinden tanıyorum.. Bekleyişlerim var isimsiz, tanımadığım ama tanık olmak istediğim.. Sarılmak tüm gücümle, bütün vücudumda hissetmek, dudaklarına bile dokunmadan önce o sıcaklıkla ısınmak.. Sırf o sıcaklık için çocukluğumdan, ruhumdan, tüm geçmişimden vazgeçip sadece onun olmak..

o gelene dek vazgeçmemek,

ve,

o gelene dek bırakmamak bu şehri..

dmlcmr

14 Mart 2010 Pazar

ışığım

güneş batarken doğardı umutlarım taa ki sabah olup hayat yüzünü gösterene kadar sahte ışıklardı mutluluğum yine de bana yalnızca onlar tanıklık edebilirdi bir saflığı sahtelikte aramaktı bu bilirdim. yinede söndürürdüm güneşi. g.

12 Mart 2010 Cuma

çelişkiler

Kendimi sakladıkça insanoğlundan, dahada battım onlarla birlikte bu bataklığa.. Kirlenmek istemezken, kirletirken buldum kendimi.. Ellerimde çamur, üstüm kir pas.. Kirlettiğim insanlardan daha kirliyim.. Ki hayallerim, Ah o bitip tükenmez ucurtma kuyrukları gibi, beni büyüten,bir yandan hep küçük kalmamı sağlayan paradoksum.. Oysaki; kırgınım, avuçlarım kanıyor bensizlikten.. Kendinden uzaklığın anlamsızlığında, şarkıların hepsinden kendime pay çıkartıp söyleyemeden susuyorum.. Kendi hücremin eşkiyası olmak adına.. dmlcmr

düzayak

yaşama alışık değilim 21 yıldır beceremedim alışmayı düzayak bir hayatta yürürken bile düşen bir ahmağım ayaklarıma takılacak birşey bulmak hiç de zor değil; kafama takılanlar kadar olmasa da. g.

11 Mart 2010 Perşembe

o şarkı..♫♪♪

ne ağlamıştım o gün
pişmandım bir şeylerden doğru;
olmak istemediğim yerden kovulmuştum haklı olarak
kızmadım zaten
sadece küstüm kendime


doyamadım bi türlü ağlamaya
içimde kurutulmamış yer kalmasın istedim sanki
hüznümü astım bi ipe kurusun diye
beklerken suları damlıyordu yere
o misal
ağladım ben de durmadan
bıkmadan ağladım
gözyaşlarım yere çarptıkça içimde bi hafiflik hissediyordum
yerçekiminin aksine


şimdi dinlediğim şarkı
tekrar o günü getirdi aklıma
tabi hiçbir film fonsuz olmaz ya
o biçim bişeydi benim ki de


kurudu mu diye sorsan için?
evet diyemem
hayır,
daha doymadım acıya.


g.

10 Mart 2010 Çarşamba

diyalektik aşk

Ben anlamam..
'Aşk mantıksızların işi' dedi kız..
zaten inancı olmayan,bezgin adam inanmadığı efsanelere benzetti aşkı..
''Aşk bir şehir efsanesidir.'' dedi..

Bile bile lades derler ya aynen o yani.
Önünde duvar olduğunu göre göre son hızla koşmak.
Bağıra çağıra susmak.
Fısıldayarak çığlık atmak.
Yazarken, resim çizmektir.
Ve nefes alıp verirken, ölmek.

'karşındakini bir bok zannetmektir!'dedi kız..
hayır dedi adam..daha çok;

'Karşındakini "o" sanmaktır.'

Hiçbirzaman aradığını bulamamaktır,ama genede bulurum ümidiyle sağa sola bakınmaktır deyince kız,

kabul etti adam ...Belki bu duraktır diye otobüsten inmek, sonra olmadığını anlayınca bir diğer seferi beklemektir dedi..

Tombalada, bir türlü çinko bile yapamamaktır aşk..

Bildiğin çaresizlikten ölmek,ama çaresini bulduğunda aşk olmadığını anlamaktır.çünkü çaresi bulunan aşk henüz yoktur.

Ki aşk dedi adam,
''eski zamanlardan şimdiye yürüyen geğiriği ölüm kokan bir mumyadır''.

''Onun sargılarına yazılan şiirler...''
Sadece ölümün prospektüsüdür..


Aşk, olamadığı ama olmayı umduğu herşeyi ifade ediyordu kız için..

Adam için tanımlamak istediği ama her seferinde çuvalladığı o şeydi..
Hedefi asla göstermeyen, bozuk bir pusula..

Fedakarlık sanıp kapşonu olsa bile elindeki şemsiyeyide ona tutup o ıslanmasın diye sıçan durumuna bile düşebilmekti..düşüklüktü kimbilir?

Aşka sözcükler türetsede aslında onu hiç bilmiyordu kız..ama o kadarda basitti ki..insanların bilmediği şeyler hakkında daha fazla konuştuklarına inandı..aşktan daha fazla hemde..


Kız anladı..
Saatlerce konuşsada anlamını bulamicağı ama birçok şey türetebileceği eş anlamı 'sonsuz' olan tek heceli,kısa,aptal saptal bişeydi aşk..

sonunda;

'Aşk ya.

Saçma.'

dedi adam..

iyice şıpsevdi sakızlarına dönmüşlerdi..
kestiler..


dmlcmr

8 Mart 2010 Pazartesi

eksik beden

Hayatımın paramparça anatomisinde bir omuz eksik..
Sanki kalbimden bile önemliymiş gibi arıyorum onu.
Belki bulsam yaslanırdım ona
Belki bulsam gözyaşlarımı akıtırdım,
ordan inerdi parmak uçlarıma...
Islak parmak uçlarımla dokunurdum saçlarının kıvrımına,
sonra sakalını okşardım,
dudaklarına dokunur
ateşe değmiş gibi çekerdim elimi..
Ama yapamam..
Eğreti bir aşk benimkisi..
Ne verebilirim sana,
ne de benimdir zaten..
Boğazımda düğümüyle kalakalır orda,
yutkunamam..
Yasak elma gibi yenilmesi günahından olsa gerek,
zevk veren bir acı bu..
Oysaki hergün yasak elma yemişim ben,
hemde kendi bahçemden..

dmlcmr

Ruhum gibi

uzun zamandır kimsesiz-hiçkimsesiz bir gün geçirmemiştim,
o gün bugünmüş işte
anladım ki yalnızlık parmak uçlarımdan başlamış saldırmaya

sonra kendi etrafımda bir tur attım aklımdan
dört yanım duvar,
etrafta saçmasapan dağılmış eşyalar,giysiler
ruhum gibi

sonra aldım dolaba tıktım hepsini,
düzenlemeden
sadece kapağını kapatarak dolabın
kurtuldum sandım.

üzerime yığılmayacak mıydı sanki
ilk açışta

ruhuma tıkılmış onlarca his de dolabım gibi
ve sanırım
o kapak hiç açılmayacak.


gncyzc

7 Mart 2010 Pazar

martı

yalnızlığına çarpa çarpa vurdu kıyıya bir martı
ölmemişti henüz
dilinde 3 hece;
öz-gür-lük


gncyzc 

-sizlik

yorgunluğum sensizliğimden değil
sessizliğimden
içimde kalışından birçok şeyin
her susuşta

varlığın yetmiyor yalnızca
yokluğunun da bi faydası yok

içimdeki boşluk da sensizlik değil
kimsesizlik..


gncyzc

lüzumsuz şahıs

İçim öyle ıslakki ,yağmurun yağmasına gerek
bile yok..
Ve sen cebimdeki bozuk paralar kadar
bozuk ve azsın aslında bende..
Tutmaktayım yinede seni,
derinlerde
taa diplerde..
Dipsin çünkü bende
kimsenin karıştıramayacağı kadar dip..
Üstünden onlarcası geçsede
çekip çıkarabileceğim bir yere koymuşum
seni..
Eskisin belki
anlamını pek bilmesemde püsküsün..
ama yarasın bende..
hatta yarsın defalarca düştüğüm..

6 Mart 2010 Cumartesi

ayna

... Otobüsümü bekliyordum.. Herhangi biryere oturdum.Sonradan bir kadın geldi yanıma ve çakmak istedi.Yanımda olmadığını söyledim.Zaten en gerekmedik anlarda hersey yanımdadır ama gerektiğinde hiçbirşey bulamam çantamda.. Hiçbirzaman yanında selpağı,ıslak mendili,yara bandı olan kızlardanda olamadım..Cüzdan bile kullanamam açıkcası..Küçükkende kalem kutusu kullanamazdım zaten..Atardım direk çantama.O yüzdendir ki babam odamın kapısına zamanında meşhur ; 'Güzel kızımın dağınık odası' yazan birşey asmıştı.. Herneyse kadın bende istediğini bulamayınca otogarda bir adamın yanına gitti.Oradan sorumluydu heralde adam.Servisten indiğimde bavullarıma yardım etmişti .Şimdide oradaki yaprakları, çöpleri falan süpürüyordu.. Kadın adama yaklaştı ve sanırım bana sorduğu soruyu onada sordu.Adamın sağ kulağını görmüyordu.İstediği cevabın aksine başka bir cevap almış olacak ki adama bağırmaya başladı. 'Onu sormuyorum sağırmısın bea ! ' İşte o an ,adamın bana dönük kulağındaki işitme cihazını gördüm.. ve içimden oturduğum yerden kalkıp kadını dövmek geldi..Küçücük birşeyde nasıl o kadar sinirlenebilmişti.. Biran kendimi görmüş gibi oldum ve korktum..Küçücük şeylere ne çok tepki gösterdiğimi bilmeyen yoktu..Ama dışarıdan ne kadarda iğrenç duruyordu öyle! Ne kadar sinir bozucu.. O an, o durumda, bana benzesede (belkide sırf bu yüzden) kadına sinir olmayı sürdürdüm..En kötüsüde adam o bağırmaya belkide en nefret ettiği gerçekle,ve bunun soruya dönüşmüş haliyle karşılaşmıştı.. 'sağırmısın??'.. Başını eğdi,elindeki süpürgeyle bir yandan işine devam ederken bir yandanda düşünüyordu.. ama neyi?? dmlcmr

hız limiti

Dönüp bakıyorum bi geçmişime, geçip gittiğim yollara ne hızlı geçip gitmişim O yolun tozları hala üzerimde Resmen sollamışım hayatı, bir şey yaptım sanarak O zaman bakabilseydim ileriye, görürdüm bu uçurumu Öyle sert çakıldım ki yere, diple yarıştım.. oysa yoğun bakımda şimdi ruhum (!) gncyzc

5 Mart 2010 Cuma

Tecahül-i arif

Sen gittin, ben hiç üzülmedim..  
Soğan doğradım gece yarılarına kadar  
sigara içtim sonra,
kahretsin! dumanı hep gözümü yaktı..  
Sen gittin  
giderken ayakkabımın bağcıklarına takıldın,  
tam sol yanıma düştün. 
asıl bu yüzden hep düş'tün..
Kalkmayı öğretecektin oysa bana,
önemli bir işin varmış,gittin..  

Sen gittin ama ben hiç üzülmedim..  
Duygusal filmler çıktı karşıma tesadüfen ve hep seni anlatan şarkılar..
Patlamış mısır yedim bol bol,  
kilo aldım,kilo verdim..
 Bir ara hastanelikte oldum ama,
üzülmedim işte..  
Geçmiş olsuna geldiler.
işede yaramadı değil ,
birgün gerçekten geçmiş olduğunu anladım.. 
geçmiş,ama hiç gitmemiş olduğunu..  

dmlcmr

≠ eşitlik

dün sabah yolda yürürken bir şeye tanık oldum. bi adam benimle aynı hizada yürüyordu yolda, arkasından da iki tane küçük çocuk koşturuyordu. biri okula gidiyordu sanırım, önlük giymişti. "baba dur para vermedin" dedi. "babası annene 2 milyon verdim yok bende başka para" dedi.çaresiz görünüyordu adam.. "okuldan istiyorlar para ver baba" dedi tekrar çocuk. babası da "annene verdim dedim,yok param kafayı yicem artık yok işte.." dedi. o an ne yapmam gerektiğni bilemedim.orda yok olasım geldi resmen. anladım, hayat hepimize adil davranmıyor. ve eğer şans diye birşey varsa bazılarımız hiç de şanslı değil.. gncyzc

≈ yaklaşık olarak

Aşk riyadır, günahtır, cezadır, acıdır ve bu yüzden insanlık için en cazip şeydir.. ama yaşayamayan için ne anlatırsan anlat boştur,boşluktur.. Birine tatmadığı bir meyvenin tadını anlatmak gibidir.. acı dersin,ekşi dersin ama genede tatmak ister çünkü bilmez.. Ve aşk saçını kestirmek isteyip kesildikten sonra beğenmeme, ama genede geri dönememek gibidir.. yani yanılgıdır. Fakat zamanla aşkta,saçta bir şekilde yoluna girer.. işte böyledir aşk ! Ne kadar tanım yaparsan yap hep eksiktir.. ve başlı başına bir bilinmeyendir.. dmlcmr

2 Mart 2010 Salı

sustum (!)

istediğim birşey olmayınca kavga çıkartmıyorum artık. gözlerim dolmuyor çocuklar gibi, geçmişte dolardı. çocuklar gibi değil "çocuk" olarak. susuyorum sadece susuyorum. ve her geçen gün daha da çok susmaktan korkuyorum. gncyzc

yoldaş

Sevgililik yoldaşlıktır.. Bu yolda yürürken elbet biri beynini, ötekisi ise kalpten sevdiğini dinler.. O yüzden yol hep ikiye ayrılır.. Kalp ve beyin birbirlerine veda ederler, Ve bu yüzden hep birbirlerinin eksikliklerini hissederler.. Bütün klasik hikayeler ne yazık ki böyle değilmi? Hikayelerimde hep beyinim ve ben hep eksiğim.. dmlcmr

1 Mart 2010 Pazartesi

şimdi

unutmak istiyorum geleceğimi ne olmuştu bilmeden geçmişimde şimdi de olmak istiyorum yemek yedikten sonra tıka basa doymuşcasına doymak istiyorum hayata nasıl bi his acaba? sadece bilmiyorum. gncyzc

İz

Küçükken bir psikopattım, ve ben bir psikopatken daha çok seviyordum hayatı.. Suyun içine düşüp,ölmeyen sinekleri/böcekleri kurtarırdım, ve kendimi kahraman ilan ederdim.. Çok olağanüstü bişey yapmış gibi içim huzur dolardı.. Şimdilerde hergün sigarayı bırakıyorum, ve hergün rejime başlıyorum. Yarın erken kalkıcam diyorum, bazen güneşi bile göremeden akşam oluyor.. çünkü o hep başkalarına doğup, bana batıyor sanki, Ve sen; sanırım yürüdüğüm yollarda ayak izlerim değil, hayat izim oluyorsun.. dmlcmr

28 Şubat 2010 Pazar

adam-kadın

adam sigarasından bir nefes çekti,

az ilerisindeki tanımadığı kadına baktı sonra kafasını çevirip..

kadın başka tarafa bakıyodu elinde sigarası.

sonra kadın az önce kendine bakan adama çevirdi yüzünü,

bu sefer de adam ona bakmıyodu.

aynı şekilde devam etti bu,

bi adam bi kadın..

aynı anda bakmadı hiç o iki yüz..

ama aynı otobüsü bekliyolardı

aynı şekilde içiyolardı sigaralarını

tek bi fark

farklı hayatlara koşuyolardı

aynı yoldan giderken..

gncyzc

Love is..

Aşk tahteravalli gibidir.

bi taraftaki bütün gücünü verdikçe

diğerinin g.tü kalkar..

gncyzc

27 Şubat 2010 Cumartesi

insanlık hali

''Hadi bu sefer'' dedi şansına.. ''Birkez yanımda ol.Sana inanmıyorken yanımda olmak zor biliyorum ama..'' Hep olmayan ,yapamadığı şeyler dikkatini çekmiş hayatı boyunca..Olanların yerine gözünü olamayanlarına çevirmiş..Yaptığı onca şey dururken,yapamadıklarından şikayetçiymiş.. Bu huylarından oda nefret edermiş ama 'yapacak birşeyim yokki' deyip çekilirmiş kenarına.. Çevresindekiler onun herşeyi yapabileceğine inanırmış,kendisine inanmayan birtek o olduğundan çoğu şeyi hiçbirzaman yapamamış.. dmlcmr

nefret

... Duymak istemiyorum kimseyi ! Konuşmayın benimle, küsün hatta.. Çekin gidin özür dilesemde birgün,gelmeyin.. Duymamak için kapatıyorum kulaklarımı ve sesinizden daha yüksek bir sesle iğrenç sesler çıkarıyorum.. 'ahuıdfghfjdhvjkdbbh...' dmlcmr

23 Şubat 2010 Salı

hayır!

hayır demek güzelmiş cidden insanların gerçek yüzlerini ortaya koyuyo hemde öyle bişey ki ufacık bişeyle asla hiçbişeye değmiceklerini çok kolay gösteriyo ne kadar basit olduklarını ve de yıllardır bu kelimeyi kullanamadığma çok pişmanım şimdi hayır hayır hayır!!! gncyzc

22 Şubat 2010 Pazartesi

bir dumandı

içime çektim hayatı derin bir nefesle zararlı bir dumandı sanki boğazımı yakan acıyı içime hapseden ama kendinden bi türlü vazgeçirmeyen. gncyzc

Anlam kaybı

Yankı yapıyor sesim..  
çığlığımı geri veriyor gökyüzü  
al şu gürültü kirliliğini diyor..  
susuyorum..  
severdi beni diyorum  
süphesiz severdi
unutmuşum şimdilerde..  
şüphesiz ne demek?
 
dmlcmr

.

Bugün Apollinaire olasım geldi..Hayatımda ilk defa, bilmediğim biryerlere gidip, oranın kendi halindeki köprüsüne şiirimle hayat vermek istedim.. ah bugün kendi haricimde neler olmak istedim bir bilsen.. dmlcmr

G.

seninle olmak huzur veriyor bana..yanında olmak,seninle gülebilmek,saçma sapan şeylere ağlamak..olmicak şeyleri kafaya takmak.. Ve biliyomusun bir senin için yaptıklarıma pişman olmuyorum.. pişman oldurtmuyorsun çünkü.. normalde kıskanç bir insanım..değilim dersem yalan söylerim.. bir sana o duyguyu besleyemiyorum.. en iyisi en güzeli senin olsun isteyebiliyorum.. benden alsın sana versin diyebiliyorum.... herneyse şimdiden özledim,dost kelimesinin bile basit geldiği insan.. çok seviyorum deyip miktar kısıtlamasına girmeden şöle söyleyeyim; seni seviyorum gnc :) hafta sonu için teşekkürler.. dmlcmr

16 Şubat 2010 Salı

re

iş işten geçtiği kadar,aşkta aşktan geçmişti..iki boş kova gibilerdi artık, aralarındaki ses sadece birbirlerine çarptıklarında çıkıyordu..o kadar boş bir sesti ki bu,yeryüzüne inmeye çalışan iki kar tanesi gibi,çarpmamaya özen gösteriyorlardı artık.. Kız sonbaharda yaprağını düşürme korkusu yaşayan bir ağaç misaliydi,her bir yaprak bile derinden inciltiyordu onu..Adam ise umursamaz bir rüzgardı.. önceden hep okşardı oysa ki dallarını,ama onu kökünden sallamaya bile yeterdi o dokunuş.. kız anımsadı herşeyi.. adama baktı.. adam düşüncesizdi.. reflekstenmidir bilinmez kıza baktı.. ama birbirlerini göremediler..

15 Şubat 2010 Pazartesi

öz eleştiri

şekil A'sı oldum tüketilmişliğin, ve siz çevremdekiler içinde bulunduğum temiz bir kitap.. rafımda duran, el sürmeye okumaya cesaret edemeyeceğim türden.. oysa ki hayatınızda zehirli bir atığım ben, koskoca suyu kirleten.. gizli bahçenizi mahfetmeye çalışan sadık bahçivan kılığındaki kiralık katilim.. dikenlerinizden kurtaramam, güllerinizi budarım.. ve, 'şair burda ölümün soğukluğundan bahsetmiş'teki soğukluk olurum.. benimleyken titremeniz/ürpermeniz ondan.. dmlcmr

13 Şubat 2010 Cumartesi

sis. 'in kaleminden

16 sene önce bugün... bir kız ağlıyordu..hemde ne ağlama.. 5 yaşındaydı ama ortalığı yıkıyordu denilebilir.. halasına bırakılmıştı. ne anne ne baba 2side yoktu yanında..onu bırakıp gitmişlerdi.. birde babası 'gelicez merak etme,hemde kardeşini alıpta gelicez' demişti.. kız ağlamasını bir ara durdurup ' kız olsun o zaman' demişti. belki işe yarardı o kardeş denilen şey..oyunlarında hizmetçi yapardı,ya da anne olurdu oda çocuk.. ama ya anne ve babası onu daha çok severse, o zaman nolucaktı? buna kesinlikle tahammülü yoktu.. ama olucaksa yinede kız olmalıydı,erkek kendinden farklıydı ve daha çok sevilme olasılığı yüksekti.. bir keresindede duymuştu zaten 'bu sefer erkek olsun istiyoruz' deyişini annesinin.. ağlaya ağlaya uyumuştu şuan çok uzaklarda olan halasının normallerinden çok yüksek olan yatağında.. kapı sesiyle uyandı.. zaten öyle bir uyumuştu ki yatağın üzerine biraz sonra alınmak için konulan herhangi birşey gibi..halasından önce koştu kapıya.. açtı .. karşısında yeşil yaratığa benzer birşey vardı.. saçları ve giysisi yeşildi.. ip ip saçları vardı..bide yanağında benekler.. evet ,bu bir lahana bebekti ve o bebeklere bayılırdı..ama sadece oyuncak bebeklere.. 'bak bunu sana kardeşin getirdi' dedi baba.. yüzünde benim kızmam gereken bir ifade varmışcasına..'erkek kardeşin..' dediği an kız beyninden vurulmuşa döndü..itiraz etti.. 'eğer kız kardeş istiyorsan o bebek falan getirmedi,bizde o yüzden erkek kardeşini aldık geldik' dedi.. bebeği vermek hiç işine gelmedi küçük kızın.. kabul etti.. hem bebeği hemde erkek kardeşi.. şimdi düşünüyorum.. baba; o nasıl bir yalan ,o nasıl bir kandırmadır ? ama bir yandanda o sıkışıklığın arasında bile nasıl sırf üzülmiyim diye böyle birşey düşünebildin..hala hayranım.. ve kardeşim.. seni kabul ettikten sonra neler çektirdin bana:) bir keresinde yüzüme işedin,sonra hep senin yüzünden 'sen ablasın' diye dayakları ben yedim.. evde annem yokken kavga ettiğimiz zamanlar dayak yesen annem gelene kadar ağlardın..sırf annem görsün diye..senin doğum günü resimlerinde nedense yüzüm iki karış,ağlak..acaba neden?? ama bugün gülüyorum..hepsine..seninle 16 seneyi devirdiğimize..bu evden gittiğimde seni hiç özlemicem deyişimin aksine ayrı kaldığımız zamanlarda özleyişlerime..bana artık abla yerine 'sis' demelerine.. herneyse; iyiki doğmuşsun kardeşim.. doğum günün kutlu olsun.. annemle babamın ellerine sağlık:p seni seviyorum bro. imza: sis. dmlcmr

12 Şubat 2010 Cuma

Aslan kral

ağlayan bir ejderha düşündm bugün,
gözyaşından ateşi sonmüş
öksürdüğünde duman çıkan ağzından..
sonra güneşlenen bronz bir penguen 'sırtıma yağ sürermisin?' diyor eşine.
ordan balık bağırıyor yüzen zürafaya 'bi boy versene hacı'..
kuş konuyor kayalıklara,
kırıyor kanatlarını,
' al ' diyor bukalemuna 'sıra sende'..
sonra bembeyaz kuşa rengini veriyor kayalıklar..
domuz çamura batıyor,
'hay aksi! nolcak şimdi bu üstümün hali' derken,
bir yandanda eşini kıskanıyor delice, 'yanındaki lavukta kimdi?'
bok sineği,leşin üzerinden uçarken burnunu tıkıyor..
' ne iğrenç bi kokudur bu?ıyy..'
kanguru ise çok sıkılmış zıplamaktan,
'bir haftada 5 kilo verdim yeter'diyor..
yaylarını eskiciye satıyor..
parasınıda kesesine atmayı unutmuyor tabi..
'eywallah,işin rastgelsin' diyerek elini kolunu sallaya sallaya yürüyerek uzaklaşıyor..
kafam allak bullak oluyor tabi bu arada
yanımdaki aslana ;
'sanırım beynim çok ağır gelmeye başladı be bilader,biraz sende kalsın diyorum' alıyor..
döndüğümde bir bakıyorum ,herşey normale dönmüş..
aslan olmuş kral..
 
dmlcmr

11 Şubat 2010 Perşembe

♪♫ do

Kristin Asbjørnsen 'I wish to weep'i mırıldanıyordu arkadan.. kar; 'bu sefer indiğimde erimicem.' diye inat etmişti.. ... bir hışımla aldı sigarasını eline.. dudak tiryakiliğini geçmişti,artık içine çekiyordu ne var ne yoksa.. her nefeste küfrediyordu.. hıncını alıyordu sanki hayattan içtikçe..asıl hayatından hayat gidiyordu..ama o farketmiyordu.. sevdiği yerine koyuyordu sigarayı,o yüzden paket paket alıyordu.. her bitirdiğinde tekrar istiyordu.. ve gitmesin diye kültablasını hiç boşaltmıyordu.. onu sevmiyorsa inançsızdı sevdiği ve, sevdiğinin yakılmış bedeniydi küller.. ne rüzgara veriyordu,ne de denize döküyordu külleri.. bir nefes daha çekti içine.. biraz acısından biraz sigarasından.. ..'but sorrow is stupid' diye devam ediyordu şarkı.. kız yenilmiş,kar başarmıştı.. heryer bembeyazdı.. dmlcmr

► asidir intihar

Hayatta sıramı beklerken oyalanıyorum sanırım.. yaptğım hiçbirşey yok ele avuca gelir..bütün bildiğim bu derken bile,birşey bilmediğimi farkettim.. ve şu sıralar; ..'ölümü beklemiyormuyuz zaten ne bu yaşam çabası ' gibi düşünceler beynimi bulandırmakta.. Jean Paul Sartre'nin 'Bulantı' kitabını okurkenki halimdeyim kısacası..herşeye bir anlam verme(me) çabası vs.. herneyse ölümü beklemekten bahsediyorum.. bişeyler yaşıyoruz beklemekteyken..kimi çalışıyor, hayatı sadece çalşmak oluyor at gibi koşturuyor,kimi evleniyor çoluk çocuk sahibi oluyor,kimi başarıdan başarıya koşarken,kimi başarmak kelimesiyle henüz tanışık değil,kimi çocuk neden yaşadığını bile bilmiyor ,kendisini nelerin beklediğini.. yaşlısı,genci,fahişesi,sufisi,dahisi,salağı,yeni doğmuşu,peygamberi,atası,anası.. ve ölüm çağırıyor yavaş yavaş.. sıraya bile sokmadan.. tıpkı bilgisayarınızda müzik listenizi açıp karıştıra bastıgınızdaki şarkılar gibi.. acı bir şarkı bu.. ağıt gibi hatta daha çok..kendine çağıran bir ağıt.. çoluk çocuk sahibi bir babayken çağırıyor mesela .. 'zamanın geldi' diyor.. 'ama çocuklarım....' demesine izin bile vermiyor.. sıra bu diyor hayat.. ben demedimki sana evlen bide üstüne çocuk yap.. doğum gününde çağırıyor kimini ,dalga geçer gibi.. kimini en mutlu gününde,acımasızca.. kimi can vereyim derken canından oluyor,annelik gibi mesela.. herneyse, ben en çok intiharları seviyorum..ölümü bile şaşırtıyor çünkü çoğu.. 'zamanın gelmemiştiki senin'diyor ölüm sinirle ,soğuk bir yığına bakarak.. sınırların aşılması hoşuna gitmiyor tabi,benim hoşuma gidenin aksine.. dmlcmr

10 Şubat 2010 Çarşamba

░ dostuna yarasını gösterir gibi..

elime bi şiir kitabını alıp şansa bi sayfasını açtım geçenlerde. bendeki de şans ya şiir çıkmadı o kısımdan,düz yazıydı.. kitap Ahmet Arif'e aitti sanırım, orda bi cümle vardı dikkatimi çeken,bir benzetme vardı sonrasında iyi ki bu sayfayı açmışım dedirten.. "dostuna yarasını gösterir gibi.." Cemal Süreya yazmış sanırım şaire o düz yazıyı o yazının içinde de benm kafaya taktığım cümle kalınlaştırılmış, sanki benim için yapılmıştı bu Ahmet Arif'in dizesini üstüne bastıra bastıra hatırlatmış benim gibi ilk görenlereyse kızarcasına bir kalınlaştırma bu.. neyi benzetmişti şair,işte buna dair hiçbi fikrim yoktu. bu cümleden sonra umrumda da değildi açıkcası, neden bilmiyorum ama çok etkilendim.. sonra biraz düşündüm ve dedim ki içimden; "bu zamanda hangimizin doğru dürüst dostu var ki kaldı ki bide yaralarımızı gösterebileceğimiz" (!) bknz bahsedilen şiir için; http://siir.gen.tr/siir/a/ahmed_arif/yalniz_degiliz.htm gncyzc

●○● Galileo

bir süre ara verdim hayata, döndüğümde burda olmanı diliyorum sadece... hayatımda olmasan ne değişir bilemesemde, varlığından haberdar olmanın avuntusunu yaşadım birkere, biliyorum.. koku derler ya.. onu biliyorum ben, burnumun bile bir köpek gibi acı çekişini biliyorum.. ve gidişini değil ben gidişimi biliyorum.. sessiz olsun isterken her sessiz olmak isteyenin sakarlığı vardı üstümde.. bir yere çarptım.. dolap, masa, vitrin birşey devirdim, vazo kültablası ayna.. kırıldı. sen sese uyandın. baktın,yoktum anladın.. rüya diye uyumaya çalıştın.. geldiğimi görücektin çünkü rüyanın devamında.. bekledin. ben bekleyiş bilemedim,yürüdüm.. arkama bakmadan kaçtım senden. düştüm, ve kalkmak için hep başka eller tuttum.. yolun devamı sana vardı anladım.. dünya yuvarlak !! ve ben aynı yerdeyim.. döndüğümde burda olmanı diledim sadece.. ama sen sadece yoktun.. dmlcmr

♀♥♂ süblimleşmiş aşk

bir labil..
 görürsün ama arkanı döndüğünde yoktur.
 'sen' der, bakmışsın 'o'
gülerken ağlamaya başlar.
severmi sanmam..
 saç toplama bahanesiyle çeker ellerini senden,
veya ayakkabısını bağlar..
bakar,
 anladım der
çeker gider..
 nokta.

 dmlcmr

9 Şubat 2010 Salı

☼ yağmurdan hızlı gel..

yağmur yağmaya başlamıştı buralarda, burda yağmur yok, ilk otobüsle gel dedin yanıma "yağmurdan hızlı gel.." geldim sana yağmurdan hızlı.. ama yağmur gibi dingin yapmaya içini,

su serpmeye yüreğine..

gncyzc

banane

''seni herşeyden çok seviyorum'' böyle bir cümle varmıdır,nasıl kurulur? bazen nicklerde,kişisel iletilerde,facede ne düşünüyorsun yazan yerlerde gördüğüm komik cümle.. Bak sevgilim,ne düşünüyorsun kısmında bile seni herşeyden çok sevdiğimi yazıyorum ve herkese ispat ediyorum,koskoca facebook önünde.. peki kusura bakma ama soruyorum'sevginin ispatamı ihtiyacı var?'.. o yüzdenmi bu gerek(siz)lilik... hadi gene sevmeni anlarım bir derece ama,herşeyden çok sevmek biraz abartı bea cnm.. yani özellikle geçen sevgilinide herşeyden çok seviyorsan.. hem bunun annesi var babası var kardeşi dostu var.. nefes alman,hatta vermen,yemeğini yiyip karnını doyurman,uykun geldiğinde uyuman.. tekrar soruyorum..herşeyden mi? bana niye dokundu ki şimdi bu kadar.. ne bilim insanların birbirini herşeyden çok sevmesini anlayamıyorum.. bencilim ya ona veriyorum bu hali tavrımı.. dmLcmR

8 Şubat 2010 Pazartesi

Bencil

Hayatıma giren 10 insandan 6sı bana bencil dedi ve bu karar oy birliğiyle kabul edildi.. (diğer 4ü bencilliğe yönelik kararsız ama biz genede çekimser diyelim) ben bile bencil oluşuma alıştım zamanla..kimi zaman işime geldi 'ben bencilim bilmiyormusun yoksa?' dedim ve sıyrıldım işin içinden.. kimi zaman zoruma gitti ama genede düşünmedim nedenini..Eeee bencillik bu kolay değil.. Düşünmiceksin fazla ,başkalarını düşünüp kendi vaktinden kısmicaksın, yani yormicaksın adamım kafanı böyle şeylerle.. hiçmi olmadı 'he' diyip geçiceksin.. sencil yada oncul olmadığım içinmi bencilim yani hı? ya da bana sevdiğini söylediğinde,aynı yanıtı alamadığındanmı? veya 'bir tek dileğim var mutlu ol yeter'lafına uyuz olup,sevdiğim kişinin sadece benimle mutlu olmasını istememmi beni bencil yapan? teomanın 'o' adlı şarkısındaki kızın hüznü kapladı bak şimdi içimi..onun ne hüznü olur ki diceksin.. hiçmi duymadın?; *Mahatma Gandhi demiş ki; bencilligin gözü perdelidir velhasıl bencil kişi efradı umursamaz kendine yönelir. ben,ben,hep ben dedikçe de kendine yakınlaşmaz aksine kendini kendinden alıkoyar. Ne denli ben dese o denli kendini kendinden tecrit eder..* miş miş miş.. yani korkma benden de,sanıldığı gibi sevmediklerime değil zararım,en sevdiğime.. yani kendime..(!) dmLcmR

7 Şubat 2010 Pazar

aynı dil

1 aylık bi aradan sonra yine başladı şehirlerarası yol maceralarım..bu sefer yanımda farklı dilden bi kadın vardı.benimle konuşmaya çalıştı elindeki kağıdı ve telefonu göstererek şu numarayı arar mısın demeye çalışıyodu.ne demek istediğini sadece davranışlarıyla anlamaya çalıştım. ve sanırım doğru da anladım.. ve anladığım başka bişey daha var ki o da; bi insanla aynı dili konuşmadan da anlaşmak mümkünmüş..

peki biz bunca aynı dili konuşan insan neden birbirimizi anlamakta bu kadar zorlanıyoruz?

gncyzc

Elinize sağlık

Hayatımın iyice batmakta olduğunu hissediyorum..her insanın olur ya hani..Onlardan sanırım..Sadece kitap okumak istiyorum,arasırada film izlemek..Başımı kaldırıp ne olmuş ne bitmiş hiçbişeyden haberim olmasın..kimsede haber vermesin..depremmi olmuş? selmi basmış ?donmuşlarmı?Bu kadar ruhsuzluk yani.. Odamın duvarları bile beni normalde boğarken,esaret havasındayken odamda, şimdi güneş ışığının bile pencereme dokunması hatta perdemden içeri girmesi beni uyuz etmeye yetiyor... Kadınlar kendilerini tutsak hissetmediği sürece hep özgürlermiş..Yani bir haremde bile tutsak olmadıklarını hissedebilirlermiş..ama sanırım ben dünyada bile kendini kapana kısılmış gibi hissedenlerdenim..Kainatın sonsuz boşluğunu görmesem bile,dünya boğuyor bir yerden sonra.. Bazen tuvalete gitmeye üşenirken bazende aniden dışarı çıkma isteği uyanıyor içimde dünkü gibi.. En olmadık yerlere,daha doğrusu işimin olmadığı yerlere gidesim geliyor..Eski lisemin civarında, aklıma uyup beni yalnız bırakmayan eski değil hiçbirzaman yeniliğini yitirmeyecek insanlarla (insan demek istemiyorum,aynı karından olmasakta kardeş işte,his bu.. )dolaşıp ne bulmayı umuyorum ki.. Özlemini duyduğum o kadar çok şey var ki aslında.. minibüsle eve gitmek yerine o paraları birleştirip cips alıp evin yolunu yaya gitmek,ilk derslerde hiç sınıfta olmayıp okulun karşısındaki börekçide bir güzel karnımızı doyurup normalde okula giremeyeceğimiz vaziyetlerde hocanın yokluğundan istifade derse sızmalar..Siyah ayakkabı zorunluluğu var diye çantada taşınan yeşil/mor converseler .. Uç kutularına yazılan kopyalar,dersten en yakın fedainle kaçıp dersliklerin sınıfı gösteren küçük camından malüm insanları izlerken yakalanıldığında ; 'hocam ilaç içmem gerekliydi,su almaya gidiyordum..' diyip hoca ilacın ne olduğunu sorduğunda güya zekilik yapıp ,göstermek zorunda kalırım diye yanında olan ilacı söleyip 'supradyn' dedikten sonra, hocanın ; 'ne yani vitamin içmek içinmi kaçın dersten? müdüreeee !' demesini bile özledim.. En arka cam kenarı sıra! şimdiki amfiden ne kadar da küçük..Orasının bile bana amfi kadar boğucu gelmediğini anımsadım..sağımda önümde sevdiğim insanlarla gevezelik yapıp,veli toplantılarında sözüm ona arka 4lünün şikayetlerini bile..kimsede ne hesabım kaldı artık o zamandan,ne başka birşey..sadece 2insan çaldım o zamandan bu zamana..ama şimdi?? Şimdi hesap lütfen; Yediğim kazıklarda dahil olmak üzere..taksit istemiyorum..çıkıyosa bir anda çıksın gitsin bitsin.. Üzerinede soğuk bir su içtim.. Herkese afiyet olsun(!) dmLcmR

6 Şubat 2010 Cumartesi

Geri dönüşüm kutusu

En son ne zaman parmak kaldırıp söz aldım hayattan hatırlamıyorum.. kokulu not defterlerim kadar güzel kokmuyor her erkeğin teni..çöp kutusunun başında saatlerce kalem açar gibi yapıp muhabbet edip gülmelerimiz kadar tat vermiyor hayat.. derslerin ortasnda birbirine atılan kağıtlar kadar eğlenceli değil aşklar..kağıttan yapılan, uçma ihtimali çok az olup ,uçmayı başaran uçaklar gibi değil artık umutlar.. yalanlar ;abaküsle,fasülyeyle sayılamayacak kadar çok..çubuklardan ev yapamayacak kadar sınırlı hayal güçleri..beslenme çantasından çıkp tüm snıfı saran yumurta kokusu kadar iğrenç ihanetlerin kokusu.. we hala hecelenemeyecek kadar kısa aşk.. sana dünyada birkez verilebilen bedenin kadar eşsiz değil hiçbir sevgili.. sokaklarda bozacılar bağırmıyor,ve hiçbir korku 'uyumazsan bozacıya veririz bak seni' cümlesindeki korku kadar korkutmuyor.. gerçekler; yarın veli toplantısı var diyen hocanın yüzü kadar hain.. hiçbir müzik ellerini donunun içine atıp, annenin ayağında sallanırken, söylediği ninnilere benzemiyor..yüzünde sahte gülüşlerle insanı kandıran biri bile daha korkunç geliyor öcülerden.. 'tabağını bitir,yoksa arkandan ağlar' sözüne inanıp zorla yenen yemeklere benzemiyor arkamızda kalanlar.. hiçbir yalan,ev ödevlerini yapmadığnda 'yaptım ama evde unuttum' yalanı kadar basit değil artık.. TRT'de en güzel resimleri çizen,en kıvırck amcanın tablolarndaki gibi değil artık doğa.. ne kötü düşünsene! artık hiçbir yara koşarken düşüp dizini yaralaman kadar geçici olmayacak.. oynadığın hırsız-polis oyunundaki kadar masum olamayacak, ne hırsızlar ne polisler.. hiçbir coşku,zil sesini duyup eve gideceğini anladığında,sınftan en önce çkmanın coşkusunu vermeyecek.. saklanamayacaksın artk oynadğın saklanbaçlarda ve belkide kimsede bir köşen olmayacak kapacak kadar.. belirli bir snırda oynadığın seksekler gibi olmayacak hayatın sınırları,ve taşın hep istediğin yere düşmeyecek..oyundan değil,hayattan atılacaksın yaptığın hatalarla.. hiçbir yıldız aydınlatmayacak aldğın yıldızlı pekiyi kadar hayatını..en temiz sınıf olarak seçilen sınıfın kadar temiz olmayacak insanlar.. önlüğün kadar mavi bir denizin,tahtan kadar yeşil bir doğan,tebeşir kadar beyaz olmayacak amel defterin.. hiçbirsöz andımızda verilen kadar içten olmayacak ve tekrarlanılmayacak..bugün söz verenler yarın kaçacak senden.. hayattan yediğin tekme,arkadaşlarından yediğin 'önümüze gelene yüz tekme'deki kadar hafif gelmeyecek.. banyoda arkanı keseleyecek bi annen,harçlığına zam isteyecek bir baban olmayacak belki zamanla..komşu kızı yada oğlu örnek gösterilmeyecek artık.. 'bugün tahtaya kalktınmı?' sorusu kadar basit olmayacak her soru.. hiçbir heyecan herkesin önünde okunan 23 nisan şiiri kadar katıksız ve gurur verici olmayacak.. hiçbir utanç tahtada ismi yazan konuşanların en başı olmak kadaR bile utandırmayacak insanları.. artık kendimin velisi benim.. attığım;adımların,kahkahaların.. ayrıldğım;dostların, sevgililerın,şehirlerin.. yaptığım;hataların,iyiliklerin.. karşılaştığım;ihanetlerin,aldatışların.. tüm sahibi benim.. bu öyle bir yükki,küçükken zar zor taşıdığım omuzlarımı ağrıtan,eve geldiğimde üzerimden ilk onu fırattığım okul çantam kadar ağır bir yük.. dmLcmR

5 Şubat 2010 Cuma

kışı sevmiyorum

sarılacak bir yer arıyo insan kendine.. bulmak ne mümkün? diyelim ki buldun; "o" sarar kollarıyla dikenli teller gibi.. bir yanıyla sarar,sarmalarken, bir yanıyla yaralar,acıtır seni.. kışı sevmiyorum; muhtaç yapıyo beni sana.. hasta yapıyo, yorgun yapıyo! gözlerimi kapattığımda soğuktan donar,ölürüm diye korkuyorum.. o yüzden gözlerim hep bir bekçi gibi kolluyo ölümü.. gelirse kovalamak için, ben iyiyim,güçlüyüm diyerek.. o inanır gider belki ya sen? sarmaya devam mı edeceksin dikenli tellerle beni? neyse ki kışı sevmiyorum,

o da beni..

gncyzc::

iklimler

İnsanlarında iklimi varmıdır diye merak ettim bugün..ya da aşkın iklimi.Varsada benimki hep kıştır sanırım. ve belkide bir çok insanın yaşadığı sorun benimkisi..tecrübe ettikçe öğrendiğim bişeyde değil gerçi; seni sevmicek olanın peşinden koşmak,sevenden kaçmak.. üzersin,üzersin ..Birgün sıra sanada gelir.. Sıramı savmadım henüz..Gelmesini bekliyorum.. Bir roman kahramanı Philippe gibi aşkı ancak acıyla bir araya geldiğinde yaşayabilenlerdenimdir kimbilir.. Acıya aşık olmak bir nevi.. ve en başarabildiğim şeylerden biri daha..Ölsende bitsende geberip kalsanda belli etme, güçlü görün!ağlicaksan git gece yatağında ağla yada ne bilim duş alma bahanesiyle banyoda.. Suyu açmayı da unutma ha..yani bahane dediysek o kdrda değil.. Ah şu ilgilenmezmiş gibi görünürken, ölmeyi bile başarabilmek..bu konudada masterımı yaptım sanırım.. Bazen saçma salak düşüncelere bile kapıldığım oluyor..Şu herkese aşık olan kızlar vardır ya..Bi gün bakmışsın onu seviyor bir gün diğerini..Garipseriz hani..Bazen onların yerinde olup, bir gün olsun herşeyi unutup,tüm korkularımdan sıyrılıp sımsıkı güvenmek isterdim,bi gün bile olsa sevebilmek..Şu sinir olduğum aptal aşıklardan olmak ve nelerden vazgeçebileciğimi görmek bir insanı sevmek uğruna.. yok daha neler(!) ... dmLcmR

4 Şubat 2010 Perşembe

eski

herkesin biraz eskiye düşkünlüğü var sanırım.benim de var doğal olarak biraz.

bazen çocukluğum oldu sahip olduğum en eski şey

bazen sahip olamadıklarım heyecanlandırdı içimi

eskitilmiş görünümlü bir defter görsem atladım üstüne hemen,

noluyo bana demeden.

o bile yetti bana

sadece 21 yıllık bir geçmiş benim ki

neden bunca özlem?

siyah beyaz fotoğraflar,

kullanılmış,miladını tamamlamış makineler

içimi kıpırdatmaya yetiyor

yeniler bu kadar çabuk tüketilirken

eskiler gün geçtikçe daha anlamlanır oldu

onları yaşatamamak mı bana bu hisleri yaşatan

imkansızlık mı yine,

her yerde karşıma çıkan?

her neyse seviyorum eskiyi,

nedenini çok da bilmeyerek.

gncyzc

ne mutludur..

Geçte olsa Barcelona Barcelona'yı izledim.Her film izlerken rol seçtiğim gibi bundada kaçırmadım tabiki.Arayış içinde olan aradığını bulamadığı için mutsuz olan kızı seçtim kendime..Hep bir arayış içinde olmak,durmadan bunalmadan birşeyler aramak benimde hoşuma gidiyor sanırım.. Birgün şairlere/yazarlara takıyorum.O gün okudukça şiirlerini/yazılarını kıskanıyorum onları..''ne güzel yazmış''diyorum ,''daha önce neden ben düşünemedimde yazamadımki..''diye sinir oluyorum kendime. Konu acı bile olsa,acı çekilmesi bile gerekse yazmak için , o an o acıyı bile yaşamak istiyorum..Kendi çapımda bende yazıyorum tabiki ama beğenme sürem 15-20dk oluyor..Ardından olmadı deyip atıyorum bir köşeye. Sonra bir gün birden ressam olasım geliyor..Boyamak istiyorum..Fırçaya bile gerek duymadan ellerimle..tuvali hayatım yerine koyup renk katmak istiyorum..Bir heyecanla tuvaller,boyalar alınıyor ve yapılan herhangi bir resim..Tatmin etmiyor beni gene..birşey eksik diyorum..TRTdeki kıvırcık saçlı amcanınki kadar güzel olmadı sanki..Onuda kıskanıyorum içten içten.. Sonra birgün geliyor fotograf çekmek istiyorum..Bol bol fotograf çekmek..Alıp başımı gitmek ,adı herhangi olan yerlere..Sonra düşünüyorum ne kaldı çekilmeyen?ne kaldı boyanmayan?ne kaldı yazılmayan? farklı şeyler bulmak artık o kadar zorki.. ve fark yaratmadıkça yazdıklarının yaptıklarının hiçbir değeri yok.. İçimdeki tatminsizlik mutsuz ediyor beni,bir fark yaratamamak düşüncesi öldürüyor.. ah diyorum ALLAH'ım.. ne mutlusundur.. çevreme baktığımda çekmeye çalıştığım,yazmaya çalıştığım,farkını yaratmaya çalıştığım şeylerin hepsi senin.. her kulun bir diğerinden farklı,parmaklarındaki izler bile.. ahh.. ne mutlusundur şimdi.. dmLcmR..