25 Haziran 2010 Cuma

sanrı

Aşk sevginin harmanlanmış halidir.Kimseye bir anda aşık olamazsın.İlk duyduğun sevgidir..Sevginden dolayı yaptığın her fedakarlık,her vazgeçiş seni adım adım getirir koyar aşkın eşiğine..O eşikten içeri girdiğinde artık ne gören gözün ne duyan kulağın vardır..Elin ondan başka kime dokunursa yakar canını,canlar yakarsın..İçinde yanan ateşi kimse bilmezki söndürsün ondan başka..Tek acı çekenin sen olduğunu düşünürsün bencilce,onca insanlık nasibini almamış gibi..Doğrudur aşk bencilleştirir..Benim olsun dersin,o iyeliği tutkalla yapıştırmak istersin,bir ödlek gibi korkarsın seni bırakıp gitmesinden..
Bir hödüğü yontar,bir cengaveri ağlatabilir..Evet şekilden şekile sokar aşk..Küçüklüğünden beri kaçtığın,yakalanmaktan korktuğun bir anı olup dizilir boğazına,yutkunup acısını çekmeye razı olsanda yutkunamazsın,küçüklüğün olup kalır adem elmanda..
Rezilde eder vezirde derler ya,hiçbir aşığın vezir olduğu görülmemiştir.Evet yalancıdır da  aşk,ve karşındakine gerek kalmadan sen kandırırsın kendini..En fahişeyi safa,en safı fahişeye çevirebilir aşk.
Bir devir kapatıp bir devir bile açtırabilir,Fatih'in İstanbul'a duyduğu da aşk değilmiydi?
Yeri gelir gözün kırpmadan can bile alırsın..Azrail'in ALLAH'a duyduğu aşk değilmi?
Aşağılanmak,istenmemek,nefret edilmek bile ağrına gitmez insanın,sevdiğine birşeyler verebilmek için o yolda harap olmak nedir ki?
Şemsin Mevlanaya duyduğu da aşk değilmiydi?
                                           ...


dml

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder