28 Şubat 2010 Pazar

adam-kadın

adam sigarasından bir nefes çekti,

az ilerisindeki tanımadığı kadına baktı sonra kafasını çevirip..

kadın başka tarafa bakıyodu elinde sigarası.

sonra kadın az önce kendine bakan adama çevirdi yüzünü,

bu sefer de adam ona bakmıyodu.

aynı şekilde devam etti bu,

bi adam bi kadın..

aynı anda bakmadı hiç o iki yüz..

ama aynı otobüsü bekliyolardı

aynı şekilde içiyolardı sigaralarını

tek bi fark

farklı hayatlara koşuyolardı

aynı yoldan giderken..

gncyzc

Love is..

Aşk tahteravalli gibidir.

bi taraftaki bütün gücünü verdikçe

diğerinin g.tü kalkar..

gncyzc

27 Şubat 2010 Cumartesi

insanlık hali

''Hadi bu sefer'' dedi şansına.. ''Birkez yanımda ol.Sana inanmıyorken yanımda olmak zor biliyorum ama..'' Hep olmayan ,yapamadığı şeyler dikkatini çekmiş hayatı boyunca..Olanların yerine gözünü olamayanlarına çevirmiş..Yaptığı onca şey dururken,yapamadıklarından şikayetçiymiş.. Bu huylarından oda nefret edermiş ama 'yapacak birşeyim yokki' deyip çekilirmiş kenarına.. Çevresindekiler onun herşeyi yapabileceğine inanırmış,kendisine inanmayan birtek o olduğundan çoğu şeyi hiçbirzaman yapamamış.. dmlcmr

nefret

... Duymak istemiyorum kimseyi ! Konuşmayın benimle, küsün hatta.. Çekin gidin özür dilesemde birgün,gelmeyin.. Duymamak için kapatıyorum kulaklarımı ve sesinizden daha yüksek bir sesle iğrenç sesler çıkarıyorum.. 'ahuıdfghfjdhvjkdbbh...' dmlcmr

23 Şubat 2010 Salı

hayır!

hayır demek güzelmiş cidden insanların gerçek yüzlerini ortaya koyuyo hemde öyle bişey ki ufacık bişeyle asla hiçbişeye değmiceklerini çok kolay gösteriyo ne kadar basit olduklarını ve de yıllardır bu kelimeyi kullanamadığma çok pişmanım şimdi hayır hayır hayır!!! gncyzc

22 Şubat 2010 Pazartesi

bir dumandı

içime çektim hayatı derin bir nefesle zararlı bir dumandı sanki boğazımı yakan acıyı içime hapseden ama kendinden bi türlü vazgeçirmeyen. gncyzc

Anlam kaybı

Yankı yapıyor sesim..  
çığlığımı geri veriyor gökyüzü  
al şu gürültü kirliliğini diyor..  
susuyorum..  
severdi beni diyorum  
süphesiz severdi
unutmuşum şimdilerde..  
şüphesiz ne demek?
 
dmlcmr

.

Bugün Apollinaire olasım geldi..Hayatımda ilk defa, bilmediğim biryerlere gidip, oranın kendi halindeki köprüsüne şiirimle hayat vermek istedim.. ah bugün kendi haricimde neler olmak istedim bir bilsen.. dmlcmr

G.

seninle olmak huzur veriyor bana..yanında olmak,seninle gülebilmek,saçma sapan şeylere ağlamak..olmicak şeyleri kafaya takmak.. Ve biliyomusun bir senin için yaptıklarıma pişman olmuyorum.. pişman oldurtmuyorsun çünkü.. normalde kıskanç bir insanım..değilim dersem yalan söylerim.. bir sana o duyguyu besleyemiyorum.. en iyisi en güzeli senin olsun isteyebiliyorum.. benden alsın sana versin diyebiliyorum.... herneyse şimdiden özledim,dost kelimesinin bile basit geldiği insan.. çok seviyorum deyip miktar kısıtlamasına girmeden şöle söyleyeyim; seni seviyorum gnc :) hafta sonu için teşekkürler.. dmlcmr

16 Şubat 2010 Salı

re

iş işten geçtiği kadar,aşkta aşktan geçmişti..iki boş kova gibilerdi artık, aralarındaki ses sadece birbirlerine çarptıklarında çıkıyordu..o kadar boş bir sesti ki bu,yeryüzüne inmeye çalışan iki kar tanesi gibi,çarpmamaya özen gösteriyorlardı artık.. Kız sonbaharda yaprağını düşürme korkusu yaşayan bir ağaç misaliydi,her bir yaprak bile derinden inciltiyordu onu..Adam ise umursamaz bir rüzgardı.. önceden hep okşardı oysa ki dallarını,ama onu kökünden sallamaya bile yeterdi o dokunuş.. kız anımsadı herşeyi.. adama baktı.. adam düşüncesizdi.. reflekstenmidir bilinmez kıza baktı.. ama birbirlerini göremediler..

15 Şubat 2010 Pazartesi

öz eleştiri

şekil A'sı oldum tüketilmişliğin, ve siz çevremdekiler içinde bulunduğum temiz bir kitap.. rafımda duran, el sürmeye okumaya cesaret edemeyeceğim türden.. oysa ki hayatınızda zehirli bir atığım ben, koskoca suyu kirleten.. gizli bahçenizi mahfetmeye çalışan sadık bahçivan kılığındaki kiralık katilim.. dikenlerinizden kurtaramam, güllerinizi budarım.. ve, 'şair burda ölümün soğukluğundan bahsetmiş'teki soğukluk olurum.. benimleyken titremeniz/ürpermeniz ondan.. dmlcmr

13 Şubat 2010 Cumartesi

sis. 'in kaleminden

16 sene önce bugün... bir kız ağlıyordu..hemde ne ağlama.. 5 yaşındaydı ama ortalığı yıkıyordu denilebilir.. halasına bırakılmıştı. ne anne ne baba 2side yoktu yanında..onu bırakıp gitmişlerdi.. birde babası 'gelicez merak etme,hemde kardeşini alıpta gelicez' demişti.. kız ağlamasını bir ara durdurup ' kız olsun o zaman' demişti. belki işe yarardı o kardeş denilen şey..oyunlarında hizmetçi yapardı,ya da anne olurdu oda çocuk.. ama ya anne ve babası onu daha çok severse, o zaman nolucaktı? buna kesinlikle tahammülü yoktu.. ama olucaksa yinede kız olmalıydı,erkek kendinden farklıydı ve daha çok sevilme olasılığı yüksekti.. bir keresindede duymuştu zaten 'bu sefer erkek olsun istiyoruz' deyişini annesinin.. ağlaya ağlaya uyumuştu şuan çok uzaklarda olan halasının normallerinden çok yüksek olan yatağında.. kapı sesiyle uyandı.. zaten öyle bir uyumuştu ki yatağın üzerine biraz sonra alınmak için konulan herhangi birşey gibi..halasından önce koştu kapıya.. açtı .. karşısında yeşil yaratığa benzer birşey vardı.. saçları ve giysisi yeşildi.. ip ip saçları vardı..bide yanağında benekler.. evet ,bu bir lahana bebekti ve o bebeklere bayılırdı..ama sadece oyuncak bebeklere.. 'bak bunu sana kardeşin getirdi' dedi baba.. yüzünde benim kızmam gereken bir ifade varmışcasına..'erkek kardeşin..' dediği an kız beyninden vurulmuşa döndü..itiraz etti.. 'eğer kız kardeş istiyorsan o bebek falan getirmedi,bizde o yüzden erkek kardeşini aldık geldik' dedi.. bebeği vermek hiç işine gelmedi küçük kızın.. kabul etti.. hem bebeği hemde erkek kardeşi.. şimdi düşünüyorum.. baba; o nasıl bir yalan ,o nasıl bir kandırmadır ? ama bir yandanda o sıkışıklığın arasında bile nasıl sırf üzülmiyim diye böyle birşey düşünebildin..hala hayranım.. ve kardeşim.. seni kabul ettikten sonra neler çektirdin bana:) bir keresinde yüzüme işedin,sonra hep senin yüzünden 'sen ablasın' diye dayakları ben yedim.. evde annem yokken kavga ettiğimiz zamanlar dayak yesen annem gelene kadar ağlardın..sırf annem görsün diye..senin doğum günü resimlerinde nedense yüzüm iki karış,ağlak..acaba neden?? ama bugün gülüyorum..hepsine..seninle 16 seneyi devirdiğimize..bu evden gittiğimde seni hiç özlemicem deyişimin aksine ayrı kaldığımız zamanlarda özleyişlerime..bana artık abla yerine 'sis' demelerine.. herneyse; iyiki doğmuşsun kardeşim.. doğum günün kutlu olsun.. annemle babamın ellerine sağlık:p seni seviyorum bro. imza: sis. dmlcmr

12 Şubat 2010 Cuma

Aslan kral

ağlayan bir ejderha düşündm bugün,
gözyaşından ateşi sonmüş
öksürdüğünde duman çıkan ağzından..
sonra güneşlenen bronz bir penguen 'sırtıma yağ sürermisin?' diyor eşine.
ordan balık bağırıyor yüzen zürafaya 'bi boy versene hacı'..
kuş konuyor kayalıklara,
kırıyor kanatlarını,
' al ' diyor bukalemuna 'sıra sende'..
sonra bembeyaz kuşa rengini veriyor kayalıklar..
domuz çamura batıyor,
'hay aksi! nolcak şimdi bu üstümün hali' derken,
bir yandanda eşini kıskanıyor delice, 'yanındaki lavukta kimdi?'
bok sineği,leşin üzerinden uçarken burnunu tıkıyor..
' ne iğrenç bi kokudur bu?ıyy..'
kanguru ise çok sıkılmış zıplamaktan,
'bir haftada 5 kilo verdim yeter'diyor..
yaylarını eskiciye satıyor..
parasınıda kesesine atmayı unutmuyor tabi..
'eywallah,işin rastgelsin' diyerek elini kolunu sallaya sallaya yürüyerek uzaklaşıyor..
kafam allak bullak oluyor tabi bu arada
yanımdaki aslana ;
'sanırım beynim çok ağır gelmeye başladı be bilader,biraz sende kalsın diyorum' alıyor..
döndüğümde bir bakıyorum ,herşey normale dönmüş..
aslan olmuş kral..
 
dmlcmr

11 Şubat 2010 Perşembe

♪♫ do

Kristin Asbjørnsen 'I wish to weep'i mırıldanıyordu arkadan.. kar; 'bu sefer indiğimde erimicem.' diye inat etmişti.. ... bir hışımla aldı sigarasını eline.. dudak tiryakiliğini geçmişti,artık içine çekiyordu ne var ne yoksa.. her nefeste küfrediyordu.. hıncını alıyordu sanki hayattan içtikçe..asıl hayatından hayat gidiyordu..ama o farketmiyordu.. sevdiği yerine koyuyordu sigarayı,o yüzden paket paket alıyordu.. her bitirdiğinde tekrar istiyordu.. ve gitmesin diye kültablasını hiç boşaltmıyordu.. onu sevmiyorsa inançsızdı sevdiği ve, sevdiğinin yakılmış bedeniydi küller.. ne rüzgara veriyordu,ne de denize döküyordu külleri.. bir nefes daha çekti içine.. biraz acısından biraz sigarasından.. ..'but sorrow is stupid' diye devam ediyordu şarkı.. kız yenilmiş,kar başarmıştı.. heryer bembeyazdı.. dmlcmr

► asidir intihar

Hayatta sıramı beklerken oyalanıyorum sanırım.. yaptğım hiçbirşey yok ele avuca gelir..bütün bildiğim bu derken bile,birşey bilmediğimi farkettim.. ve şu sıralar; ..'ölümü beklemiyormuyuz zaten ne bu yaşam çabası ' gibi düşünceler beynimi bulandırmakta.. Jean Paul Sartre'nin 'Bulantı' kitabını okurkenki halimdeyim kısacası..herşeye bir anlam verme(me) çabası vs.. herneyse ölümü beklemekten bahsediyorum.. bişeyler yaşıyoruz beklemekteyken..kimi çalışıyor, hayatı sadece çalşmak oluyor at gibi koşturuyor,kimi evleniyor çoluk çocuk sahibi oluyor,kimi başarıdan başarıya koşarken,kimi başarmak kelimesiyle henüz tanışık değil,kimi çocuk neden yaşadığını bile bilmiyor ,kendisini nelerin beklediğini.. yaşlısı,genci,fahişesi,sufisi,dahisi,salağı,yeni doğmuşu,peygamberi,atası,anası.. ve ölüm çağırıyor yavaş yavaş.. sıraya bile sokmadan.. tıpkı bilgisayarınızda müzik listenizi açıp karıştıra bastıgınızdaki şarkılar gibi.. acı bir şarkı bu.. ağıt gibi hatta daha çok..kendine çağıran bir ağıt.. çoluk çocuk sahibi bir babayken çağırıyor mesela .. 'zamanın geldi' diyor.. 'ama çocuklarım....' demesine izin bile vermiyor.. sıra bu diyor hayat.. ben demedimki sana evlen bide üstüne çocuk yap.. doğum gününde çağırıyor kimini ,dalga geçer gibi.. kimini en mutlu gününde,acımasızca.. kimi can vereyim derken canından oluyor,annelik gibi mesela.. herneyse, ben en çok intiharları seviyorum..ölümü bile şaşırtıyor çünkü çoğu.. 'zamanın gelmemiştiki senin'diyor ölüm sinirle ,soğuk bir yığına bakarak.. sınırların aşılması hoşuna gitmiyor tabi,benim hoşuma gidenin aksine.. dmlcmr

10 Şubat 2010 Çarşamba

░ dostuna yarasını gösterir gibi..

elime bi şiir kitabını alıp şansa bi sayfasını açtım geçenlerde. bendeki de şans ya şiir çıkmadı o kısımdan,düz yazıydı.. kitap Ahmet Arif'e aitti sanırım, orda bi cümle vardı dikkatimi çeken,bir benzetme vardı sonrasında iyi ki bu sayfayı açmışım dedirten.. "dostuna yarasını gösterir gibi.." Cemal Süreya yazmış sanırım şaire o düz yazıyı o yazının içinde de benm kafaya taktığım cümle kalınlaştırılmış, sanki benim için yapılmıştı bu Ahmet Arif'in dizesini üstüne bastıra bastıra hatırlatmış benim gibi ilk görenlereyse kızarcasına bir kalınlaştırma bu.. neyi benzetmişti şair,işte buna dair hiçbi fikrim yoktu. bu cümleden sonra umrumda da değildi açıkcası, neden bilmiyorum ama çok etkilendim.. sonra biraz düşündüm ve dedim ki içimden; "bu zamanda hangimizin doğru dürüst dostu var ki kaldı ki bide yaralarımızı gösterebileceğimiz" (!) bknz bahsedilen şiir için; http://siir.gen.tr/siir/a/ahmed_arif/yalniz_degiliz.htm gncyzc

●○● Galileo

bir süre ara verdim hayata, döndüğümde burda olmanı diliyorum sadece... hayatımda olmasan ne değişir bilemesemde, varlığından haberdar olmanın avuntusunu yaşadım birkere, biliyorum.. koku derler ya.. onu biliyorum ben, burnumun bile bir köpek gibi acı çekişini biliyorum.. ve gidişini değil ben gidişimi biliyorum.. sessiz olsun isterken her sessiz olmak isteyenin sakarlığı vardı üstümde.. bir yere çarptım.. dolap, masa, vitrin birşey devirdim, vazo kültablası ayna.. kırıldı. sen sese uyandın. baktın,yoktum anladın.. rüya diye uyumaya çalıştın.. geldiğimi görücektin çünkü rüyanın devamında.. bekledin. ben bekleyiş bilemedim,yürüdüm.. arkama bakmadan kaçtım senden. düştüm, ve kalkmak için hep başka eller tuttum.. yolun devamı sana vardı anladım.. dünya yuvarlak !! ve ben aynı yerdeyim.. döndüğümde burda olmanı diledim sadece.. ama sen sadece yoktun.. dmlcmr

♀♥♂ süblimleşmiş aşk

bir labil..
 görürsün ama arkanı döndüğünde yoktur.
 'sen' der, bakmışsın 'o'
gülerken ağlamaya başlar.
severmi sanmam..
 saç toplama bahanesiyle çeker ellerini senden,
veya ayakkabısını bağlar..
bakar,
 anladım der
çeker gider..
 nokta.

 dmlcmr

9 Şubat 2010 Salı

☼ yağmurdan hızlı gel..

yağmur yağmaya başlamıştı buralarda, burda yağmur yok, ilk otobüsle gel dedin yanıma "yağmurdan hızlı gel.." geldim sana yağmurdan hızlı.. ama yağmur gibi dingin yapmaya içini,

su serpmeye yüreğine..

gncyzc

banane

''seni herşeyden çok seviyorum'' böyle bir cümle varmıdır,nasıl kurulur? bazen nicklerde,kişisel iletilerde,facede ne düşünüyorsun yazan yerlerde gördüğüm komik cümle.. Bak sevgilim,ne düşünüyorsun kısmında bile seni herşeyden çok sevdiğimi yazıyorum ve herkese ispat ediyorum,koskoca facebook önünde.. peki kusura bakma ama soruyorum'sevginin ispatamı ihtiyacı var?'.. o yüzdenmi bu gerek(siz)lilik... hadi gene sevmeni anlarım bir derece ama,herşeyden çok sevmek biraz abartı bea cnm.. yani özellikle geçen sevgilinide herşeyden çok seviyorsan.. hem bunun annesi var babası var kardeşi dostu var.. nefes alman,hatta vermen,yemeğini yiyip karnını doyurman,uykun geldiğinde uyuman.. tekrar soruyorum..herşeyden mi? bana niye dokundu ki şimdi bu kadar.. ne bilim insanların birbirini herşeyden çok sevmesini anlayamıyorum.. bencilim ya ona veriyorum bu hali tavrımı.. dmLcmR

8 Şubat 2010 Pazartesi

Bencil

Hayatıma giren 10 insandan 6sı bana bencil dedi ve bu karar oy birliğiyle kabul edildi.. (diğer 4ü bencilliğe yönelik kararsız ama biz genede çekimser diyelim) ben bile bencil oluşuma alıştım zamanla..kimi zaman işime geldi 'ben bencilim bilmiyormusun yoksa?' dedim ve sıyrıldım işin içinden.. kimi zaman zoruma gitti ama genede düşünmedim nedenini..Eeee bencillik bu kolay değil.. Düşünmiceksin fazla ,başkalarını düşünüp kendi vaktinden kısmicaksın, yani yormicaksın adamım kafanı böyle şeylerle.. hiçmi olmadı 'he' diyip geçiceksin.. sencil yada oncul olmadığım içinmi bencilim yani hı? ya da bana sevdiğini söylediğinde,aynı yanıtı alamadığındanmı? veya 'bir tek dileğim var mutlu ol yeter'lafına uyuz olup,sevdiğim kişinin sadece benimle mutlu olmasını istememmi beni bencil yapan? teomanın 'o' adlı şarkısındaki kızın hüznü kapladı bak şimdi içimi..onun ne hüznü olur ki diceksin.. hiçmi duymadın?; *Mahatma Gandhi demiş ki; bencilligin gözü perdelidir velhasıl bencil kişi efradı umursamaz kendine yönelir. ben,ben,hep ben dedikçe de kendine yakınlaşmaz aksine kendini kendinden alıkoyar. Ne denli ben dese o denli kendini kendinden tecrit eder..* miş miş miş.. yani korkma benden de,sanıldığı gibi sevmediklerime değil zararım,en sevdiğime.. yani kendime..(!) dmLcmR

7 Şubat 2010 Pazar

aynı dil

1 aylık bi aradan sonra yine başladı şehirlerarası yol maceralarım..bu sefer yanımda farklı dilden bi kadın vardı.benimle konuşmaya çalıştı elindeki kağıdı ve telefonu göstererek şu numarayı arar mısın demeye çalışıyodu.ne demek istediğini sadece davranışlarıyla anlamaya çalıştım. ve sanırım doğru da anladım.. ve anladığım başka bişey daha var ki o da; bi insanla aynı dili konuşmadan da anlaşmak mümkünmüş..

peki biz bunca aynı dili konuşan insan neden birbirimizi anlamakta bu kadar zorlanıyoruz?

gncyzc

Elinize sağlık

Hayatımın iyice batmakta olduğunu hissediyorum..her insanın olur ya hani..Onlardan sanırım..Sadece kitap okumak istiyorum,arasırada film izlemek..Başımı kaldırıp ne olmuş ne bitmiş hiçbişeyden haberim olmasın..kimsede haber vermesin..depremmi olmuş? selmi basmış ?donmuşlarmı?Bu kadar ruhsuzluk yani.. Odamın duvarları bile beni normalde boğarken,esaret havasındayken odamda, şimdi güneş ışığının bile pencereme dokunması hatta perdemden içeri girmesi beni uyuz etmeye yetiyor... Kadınlar kendilerini tutsak hissetmediği sürece hep özgürlermiş..Yani bir haremde bile tutsak olmadıklarını hissedebilirlermiş..ama sanırım ben dünyada bile kendini kapana kısılmış gibi hissedenlerdenim..Kainatın sonsuz boşluğunu görmesem bile,dünya boğuyor bir yerden sonra.. Bazen tuvalete gitmeye üşenirken bazende aniden dışarı çıkma isteği uyanıyor içimde dünkü gibi.. En olmadık yerlere,daha doğrusu işimin olmadığı yerlere gidesim geliyor..Eski lisemin civarında, aklıma uyup beni yalnız bırakmayan eski değil hiçbirzaman yeniliğini yitirmeyecek insanlarla (insan demek istemiyorum,aynı karından olmasakta kardeş işte,his bu.. )dolaşıp ne bulmayı umuyorum ki.. Özlemini duyduğum o kadar çok şey var ki aslında.. minibüsle eve gitmek yerine o paraları birleştirip cips alıp evin yolunu yaya gitmek,ilk derslerde hiç sınıfta olmayıp okulun karşısındaki börekçide bir güzel karnımızı doyurup normalde okula giremeyeceğimiz vaziyetlerde hocanın yokluğundan istifade derse sızmalar..Siyah ayakkabı zorunluluğu var diye çantada taşınan yeşil/mor converseler .. Uç kutularına yazılan kopyalar,dersten en yakın fedainle kaçıp dersliklerin sınıfı gösteren küçük camından malüm insanları izlerken yakalanıldığında ; 'hocam ilaç içmem gerekliydi,su almaya gidiyordum..' diyip hoca ilacın ne olduğunu sorduğunda güya zekilik yapıp ,göstermek zorunda kalırım diye yanında olan ilacı söleyip 'supradyn' dedikten sonra, hocanın ; 'ne yani vitamin içmek içinmi kaçın dersten? müdüreeee !' demesini bile özledim.. En arka cam kenarı sıra! şimdiki amfiden ne kadar da küçük..Orasının bile bana amfi kadar boğucu gelmediğini anımsadım..sağımda önümde sevdiğim insanlarla gevezelik yapıp,veli toplantılarında sözüm ona arka 4lünün şikayetlerini bile..kimsede ne hesabım kaldı artık o zamandan,ne başka birşey..sadece 2insan çaldım o zamandan bu zamana..ama şimdi?? Şimdi hesap lütfen; Yediğim kazıklarda dahil olmak üzere..taksit istemiyorum..çıkıyosa bir anda çıksın gitsin bitsin.. Üzerinede soğuk bir su içtim.. Herkese afiyet olsun(!) dmLcmR

6 Şubat 2010 Cumartesi

Geri dönüşüm kutusu

En son ne zaman parmak kaldırıp söz aldım hayattan hatırlamıyorum.. kokulu not defterlerim kadar güzel kokmuyor her erkeğin teni..çöp kutusunun başında saatlerce kalem açar gibi yapıp muhabbet edip gülmelerimiz kadar tat vermiyor hayat.. derslerin ortasnda birbirine atılan kağıtlar kadar eğlenceli değil aşklar..kağıttan yapılan, uçma ihtimali çok az olup ,uçmayı başaran uçaklar gibi değil artık umutlar.. yalanlar ;abaküsle,fasülyeyle sayılamayacak kadar çok..çubuklardan ev yapamayacak kadar sınırlı hayal güçleri..beslenme çantasından çıkp tüm snıfı saran yumurta kokusu kadar iğrenç ihanetlerin kokusu.. we hala hecelenemeyecek kadar kısa aşk.. sana dünyada birkez verilebilen bedenin kadar eşsiz değil hiçbir sevgili.. sokaklarda bozacılar bağırmıyor,ve hiçbir korku 'uyumazsan bozacıya veririz bak seni' cümlesindeki korku kadar korkutmuyor.. gerçekler; yarın veli toplantısı var diyen hocanın yüzü kadar hain.. hiçbir müzik ellerini donunun içine atıp, annenin ayağında sallanırken, söylediği ninnilere benzemiyor..yüzünde sahte gülüşlerle insanı kandıran biri bile daha korkunç geliyor öcülerden.. 'tabağını bitir,yoksa arkandan ağlar' sözüne inanıp zorla yenen yemeklere benzemiyor arkamızda kalanlar.. hiçbir yalan,ev ödevlerini yapmadığnda 'yaptım ama evde unuttum' yalanı kadar basit değil artık.. TRT'de en güzel resimleri çizen,en kıvırck amcanın tablolarndaki gibi değil artık doğa.. ne kötü düşünsene! artık hiçbir yara koşarken düşüp dizini yaralaman kadar geçici olmayacak.. oynadığın hırsız-polis oyunundaki kadar masum olamayacak, ne hırsızlar ne polisler.. hiçbir coşku,zil sesini duyup eve gideceğini anladığında,sınftan en önce çkmanın coşkusunu vermeyecek.. saklanamayacaksın artk oynadğın saklanbaçlarda ve belkide kimsede bir köşen olmayacak kapacak kadar.. belirli bir snırda oynadığın seksekler gibi olmayacak hayatın sınırları,ve taşın hep istediğin yere düşmeyecek..oyundan değil,hayattan atılacaksın yaptığın hatalarla.. hiçbir yıldız aydınlatmayacak aldğın yıldızlı pekiyi kadar hayatını..en temiz sınıf olarak seçilen sınıfın kadar temiz olmayacak insanlar.. önlüğün kadar mavi bir denizin,tahtan kadar yeşil bir doğan,tebeşir kadar beyaz olmayacak amel defterin.. hiçbirsöz andımızda verilen kadar içten olmayacak ve tekrarlanılmayacak..bugün söz verenler yarın kaçacak senden.. hayattan yediğin tekme,arkadaşlarından yediğin 'önümüze gelene yüz tekme'deki kadar hafif gelmeyecek.. banyoda arkanı keseleyecek bi annen,harçlığına zam isteyecek bir baban olmayacak belki zamanla..komşu kızı yada oğlu örnek gösterilmeyecek artık.. 'bugün tahtaya kalktınmı?' sorusu kadar basit olmayacak her soru.. hiçbir heyecan herkesin önünde okunan 23 nisan şiiri kadar katıksız ve gurur verici olmayacak.. hiçbir utanç tahtada ismi yazan konuşanların en başı olmak kadaR bile utandırmayacak insanları.. artık kendimin velisi benim.. attığım;adımların,kahkahaların.. ayrıldğım;dostların, sevgililerın,şehirlerin.. yaptığım;hataların,iyiliklerin.. karşılaştığım;ihanetlerin,aldatışların.. tüm sahibi benim.. bu öyle bir yükki,küçükken zar zor taşıdığım omuzlarımı ağrıtan,eve geldiğimde üzerimden ilk onu fırattığım okul çantam kadar ağır bir yük.. dmLcmR

5 Şubat 2010 Cuma

kışı sevmiyorum

sarılacak bir yer arıyo insan kendine.. bulmak ne mümkün? diyelim ki buldun; "o" sarar kollarıyla dikenli teller gibi.. bir yanıyla sarar,sarmalarken, bir yanıyla yaralar,acıtır seni.. kışı sevmiyorum; muhtaç yapıyo beni sana.. hasta yapıyo, yorgun yapıyo! gözlerimi kapattığımda soğuktan donar,ölürüm diye korkuyorum.. o yüzden gözlerim hep bir bekçi gibi kolluyo ölümü.. gelirse kovalamak için, ben iyiyim,güçlüyüm diyerek.. o inanır gider belki ya sen? sarmaya devam mı edeceksin dikenli tellerle beni? neyse ki kışı sevmiyorum,

o da beni..

gncyzc::

iklimler

İnsanlarında iklimi varmıdır diye merak ettim bugün..ya da aşkın iklimi.Varsada benimki hep kıştır sanırım. ve belkide bir çok insanın yaşadığı sorun benimkisi..tecrübe ettikçe öğrendiğim bişeyde değil gerçi; seni sevmicek olanın peşinden koşmak,sevenden kaçmak.. üzersin,üzersin ..Birgün sıra sanada gelir.. Sıramı savmadım henüz..Gelmesini bekliyorum.. Bir roman kahramanı Philippe gibi aşkı ancak acıyla bir araya geldiğinde yaşayabilenlerdenimdir kimbilir.. Acıya aşık olmak bir nevi.. ve en başarabildiğim şeylerden biri daha..Ölsende bitsende geberip kalsanda belli etme, güçlü görün!ağlicaksan git gece yatağında ağla yada ne bilim duş alma bahanesiyle banyoda.. Suyu açmayı da unutma ha..yani bahane dediysek o kdrda değil.. Ah şu ilgilenmezmiş gibi görünürken, ölmeyi bile başarabilmek..bu konudada masterımı yaptım sanırım.. Bazen saçma salak düşüncelere bile kapıldığım oluyor..Şu herkese aşık olan kızlar vardır ya..Bi gün bakmışsın onu seviyor bir gün diğerini..Garipseriz hani..Bazen onların yerinde olup, bir gün olsun herşeyi unutup,tüm korkularımdan sıyrılıp sımsıkı güvenmek isterdim,bi gün bile olsa sevebilmek..Şu sinir olduğum aptal aşıklardan olmak ve nelerden vazgeçebileciğimi görmek bir insanı sevmek uğruna.. yok daha neler(!) ... dmLcmR

4 Şubat 2010 Perşembe

eski

herkesin biraz eskiye düşkünlüğü var sanırım.benim de var doğal olarak biraz.

bazen çocukluğum oldu sahip olduğum en eski şey

bazen sahip olamadıklarım heyecanlandırdı içimi

eskitilmiş görünümlü bir defter görsem atladım üstüne hemen,

noluyo bana demeden.

o bile yetti bana

sadece 21 yıllık bir geçmiş benim ki

neden bunca özlem?

siyah beyaz fotoğraflar,

kullanılmış,miladını tamamlamış makineler

içimi kıpırdatmaya yetiyor

yeniler bu kadar çabuk tüketilirken

eskiler gün geçtikçe daha anlamlanır oldu

onları yaşatamamak mı bana bu hisleri yaşatan

imkansızlık mı yine,

her yerde karşıma çıkan?

her neyse seviyorum eskiyi,

nedenini çok da bilmeyerek.

gncyzc

ne mutludur..

Geçte olsa Barcelona Barcelona'yı izledim.Her film izlerken rol seçtiğim gibi bundada kaçırmadım tabiki.Arayış içinde olan aradığını bulamadığı için mutsuz olan kızı seçtim kendime..Hep bir arayış içinde olmak,durmadan bunalmadan birşeyler aramak benimde hoşuma gidiyor sanırım.. Birgün şairlere/yazarlara takıyorum.O gün okudukça şiirlerini/yazılarını kıskanıyorum onları..''ne güzel yazmış''diyorum ,''daha önce neden ben düşünemedimde yazamadımki..''diye sinir oluyorum kendime. Konu acı bile olsa,acı çekilmesi bile gerekse yazmak için , o an o acıyı bile yaşamak istiyorum..Kendi çapımda bende yazıyorum tabiki ama beğenme sürem 15-20dk oluyor..Ardından olmadı deyip atıyorum bir köşeye. Sonra bir gün birden ressam olasım geliyor..Boyamak istiyorum..Fırçaya bile gerek duymadan ellerimle..tuvali hayatım yerine koyup renk katmak istiyorum..Bir heyecanla tuvaller,boyalar alınıyor ve yapılan herhangi bir resim..Tatmin etmiyor beni gene..birşey eksik diyorum..TRTdeki kıvırcık saçlı amcanınki kadar güzel olmadı sanki..Onuda kıskanıyorum içten içten.. Sonra birgün geliyor fotograf çekmek istiyorum..Bol bol fotograf çekmek..Alıp başımı gitmek ,adı herhangi olan yerlere..Sonra düşünüyorum ne kaldı çekilmeyen?ne kaldı boyanmayan?ne kaldı yazılmayan? farklı şeyler bulmak artık o kadar zorki.. ve fark yaratmadıkça yazdıklarının yaptıklarının hiçbir değeri yok.. İçimdeki tatminsizlik mutsuz ediyor beni,bir fark yaratamamak düşüncesi öldürüyor.. ah diyorum ALLAH'ım.. ne mutlusundur.. çevreme baktığımda çekmeye çalıştığım,yazmaya çalıştığım,farkını yaratmaya çalıştığım şeylerin hepsi senin.. her kulun bir diğerinden farklı,parmaklarındaki izler bile.. ahh.. ne mutlusundur şimdi.. dmLcmR..